21 Şubat 2012

Renkler, Hikayeler, Anlar










Ben bu fotoğrafları yüklerken solumdaki pencereden güneş giriyor gözümün içine, keyfim iki katına çıkıyor.

Arada bir kedicikler geçiyor bahçeden, onları fark edince işi gücü bırakıp onları seyrediyorum, kocaman bir gülümseme ile.

Gezdiğim yerlerde gördüğüm kapıları ve pencereleri uzun uzun seyrediyorum bazen, müzede tablo seyreder gibi. İçinde birilerinin yaşadığını ve benim onları dikizlediğimi düşünebileceklerini unutarak. İçerideki hikayeleri merak ediyorum. "Mutlular mı acaba?"
"Nasıl bir koku var içeride; kek, tarçın, buğday, boya, tütsü, demir, kömür...?"
Girip bakmak istiyorum bazen.
Çekingen tarafım hemen vazgeçiriyor beni.
Sadece fotoğraf çekiyorum. Bazen onu da yapmadan ayrılıyorum.

Ömür dediğin nedir ki?
Bir varsın
Bir yoksun
Masal gibi...
DEVAMINI OKU

17 Şubat 2012

Yazdan Kalma Kareler





Bu soğuk ve yağışlı havada Eylül 2011'den kalan fotoğrafları hazır hard diske atmışken burada da paylaşayım istedim.




Anadolu'nun bir ilçesi burası.
Onca yıldır gider gelirim, ara sokaklarda hayat çok az değişti.




Şimdi otantik geliyor bana bu görüntüler, bazı kareleri "Bir dahaki gelişimde aynen duruyor olur mu acaba?" diye düşünür oldum.


Bazı şeyleri görünce zamanın geçtiğini fark ediyorum ama bazı şeyler sanki yüzyıllardır aynı gibi.



Çocukluk anılarım gözümün önünde uçuşuyor.
O zaman kocaman gelen bahçeler aslında 10 adımmış meğersem.
Bitmez sandığım sokaklar 5 dk lık yolmuş aslında.
Çocukken herşeyin ölçüsü ne kadar farklı!
DEVAMINI OKU

13 Şubat 2012

Annelik, Sen Nelere Kadirsin!

Haftasonu kojonun arkadaşına gittik. Ortam kalabalıktı. Yaşları 14 ay ile 8 arasında değişen 6 çocuk ve 10 yetişkin biraradaydı.

Bambino kendinden büyük çocukların peşinden gitti çoğunlukla.
Onların oyuncaklarını almaya çalıştı, onlar bırakınca o da bıraktı oyuncağı. Oyuncak ancak büyüklerin elindeyse kıymetliydi.
Kendinden küçüklere ise tahammül bile edemedi. Kendisine dokunmaya çalıştıklarında bile ağlayarak yanıma geldi.
Büyüklerden bazısı Bambinoyu çok kıskandı ve tersledi devamlı. Bambino yine ağlayarak yanıma geldi.
Yanıma dediysem, ben de aynı ortamda oluyorum, sadece birkaç adım var aramızda :)

Vaktin çoğunda Bambino ile birebir bir odada vakit geçirdik.
İlk defa mama sandalyesinde oturup yemek yedi Bambino :)
Mutfakta bayağı vakit geçirdik.
Sonra oyun odasında bir ara herkes dağıldığında birebir vakit geçirdik.
Kendi kendine çok güzel oynadı, oyuncakların hepsine baktı, inceledi, sevdiklerini birkaç kere tekrar etti.
Tek başına daha sakin ve huzurlu oluyor Bambino.
Başka bir bebeğin yanında tetikte bekliyor, ya diğer çocuğun elindekini almaya çalışıyor ya da başkasına oyuncak kaptırmamak için direniyor. Velhasıl devamlı bir mücadele halinde. Ve bu halde olmaktan hiç hoşlanmıyor.

Bir ara emmek istediğinde evin çalışma odasına gittik. Kapıyı kapattık, sandalyeye oturduk. Öyle bir baktı ki bana, öyle derindi ki bakışı. "Beni kurtardığın için teşekkür ederim" diyordu. Eminim buna. Ben de ona baktım ve gülümsedim. "Her zaman yanındayım" dedim bakışlarımla. Bu anı unutamam.

Bir ara masada diğer annelerle otururken biri "Erkekler ne güzel sohbet ediyorlar oradan buradan, biz kadınlar sadece çoluk-çocuk konuşuyoruz" dedi. Haklıydı. Annelerin ortak noktası annelikti ve sadece bunun üzerinden muhabbet ediyorduk, o da çocuklar ne kadar izin verirse. Ama aslında bunun temel sebebi başka ortak noktamızın olmamasıydı. Ya da vardı ama en kolay ve en aşikar ortak nokta annelikti ve bu konuda geyik yapılacak çok konu vardı. O yüzden varsa bile diğer ortak noktaları ortaya çıkarma girişiminde bulunmuyordu kimse. Tehlikeli alanlara kaymıyor, güvenli sularda dolanıp muhabbet ediyorduk işte. 

Aslında çocuklar olmasa belki de o kadınlar arasında bile oturmayacaktım kendi adıma. Bambino için oradaydım bir nevi. Zoraki birliktelik gibi birşey. Zorla durmuyordum ama çok da içimden gelmiyordu. Neyseki Bambino yeterince hareketli bir çocuk, onunla ilgilenmekten muhabbetlere bile tam vakıf olamadım. Yemeğimi bile bitiremeden sofranın kaldırıldığını fark ettim. Bu da ayrı bir nokta. 

Bugün bir yazı okudum, anne olunca kadınların hayatında neler nasıl değişiyorla ilgili. Bana çoktaaaan bay geldi bu konudan gerçi ama bu yazı çok nüktedan, çok samimi. Buyrun buradan okuyun tamamını. Yazıdaki şu paragraf bana dün yaşadıklarımı ve hissettiklerimi anımsattı, o nedenle paylaşmak istedim:

"Çocuksuz arkadaşlarına veda etmeye hazır ol. Bundan sonraki günlerin kendilerine uyuz olsan bile çocuklarınız yaşıt olduğu için hiç fark etmeden hayatına girivermiş yeni arkadaşlarla renklenecek. Yarı anlayış yarı rekabetten oluşan bir dizi incelikli ilişki biçimi geliştirecek, eski arkadaşların sokaklarda sürterken ve sen onları fena halde kıskanırken kendine özel bir dil, jargon, iktidar biçimi oluşturmuş -hafifçe de kafayı yemiş- bir cemaat içerisinde bulunmanın ayrıcalığı seni bekliyor."

Hiç de haksız değil, ne dersiniz?
DEVAMINI OKU

10 Şubat 2012

Şimdi Yardım Zamanı


Gamze Anne'yi duydunuz belki.

Duymadıysanız bu yazısını okuyun lütfen.

Şu anda Dokuz Eylül Üniv. Hastanesi Hematoloji Servisi, Onkoloji 1. katta. Oda numarası 4865.


A RH+ kana ihtiyacı var.


Kelimeleri toparlayıp cümle bile kuramıyorum, daha fazla yazacak kadar hakim değilim elime, dilime, kalbime.

Daha fazla bilgi için Deli Anne'nin yazısını okuyun bir zahmet. 

Gamze Annem, dualarım seninle. Atakan'ın daha nice nice güzel zamanlarını göreceksin inşallah.
DEVAMINI OKU

4 Şubat 2012

Bambino 16 Aylık

Bambino bir ay daha büyüdü.

Sanki dün yazmıştım 15 aylık oldu yazısını!

Son ay içinde Bambino kişilik özelliklerini belli etmeye başladı.

Kendinden büyük çocukların olduğu bir ortamda büyüklerini dikkatle inceliyor, devamlı onların yanında olmak istiyor, onların ellerinde ne var dikkatle bakıyor, onlar bırakınca o alıyor.

Kendinden küçüklerin olduğu ortamda ise küçüklerin ellerindeki kendi oyuncaklarıysa gidip ellerinden çekip alıyor, gidip yerine koyuyor ya da saklıyor. Malı kıymetli tontoşun :) Yine de küçüklerle birarada olmayı da seviyor, onlar gidince "del" diyerek arkalarından çağırıyor.

Bambino acaip düzenli, bilmiyorum bu genel bir özellik mi yoksa bizimkine özgü mü. Aldığı eşyayı illa aynı yere geri koyacak ve mutlaka kendi koyacak, biz koyarsak bağırıyor. Mesela burnu tıkandığında onu kucağıma alıyorum, birlikte şifonyerin önüne gidiyoruz. Bambino eğilip ilk çekmeceyi açıyor, burun damlası ve yanındaki göz damlasını alıyor. Sonra çekmeceyi kapatıyor. Yatağın üzerine oturuyoruz. Kucağıma yatıyor ve bana burun damlasını veriyor. Burnuna damlatıyorum, kapağı kapatıp Bambino'ya geri veriyorum. Sonra kalkıp şifonyerin önüne gidiyoruz tekrar. Bambino yine eğilip çekmeceyi açıyor ve iki damlayı da dik olarak yerlerine yerleştiriyor. Eğer yatay olarak koyarsa alıp tekrar koyuyor. Yerlerine düzgün bir şekilde yerleştiğine emin olunca çekmeceyi kapatıyor :)

Alerji konusu aynen devam. Geçenlerde içinde yumurta sarısı olan bir kurabiye yedirdik, çok severek yemesine rağmen akşamında vücudunda kızarıklıklar oluşmuştu. Yumurtaya henüz hazır değil hala demek ki :(

Yemek konusunda Allah'tan iştahlı bir bebek. Yemek istediği birşey olduğunda bir şekilde bize anlatıyor derdini. Ya eliyle işaret ediyor, ya kucağımıza gelip bizi o yiyeceğe yönlendiriyor ya da alabileceği bir yerdeyse gidip kendi alıyor. Bunları yaparken de kendince "aaaa, ııııı" gibi seslerle konuşuyor. Muzun kabuğunu ilk hamleyi biz yaptıktan sonra kendi soyuyor ve kendi yiyor. Kaşık ve çatal kullanmaya çok meraklı. Evde bakıcı ya da anneanne varsa pek eline vermiyorlarmış ama ben gelince çatal kaşığı veriyorum eline, kendi kendine yemeye çalışıyor. Aynı şekilde cam bardaktan su içmesine izin veriyorum, kojo dahil diğerleri vermiyor oysa.

Kendi kendine alkış yapmayı iyice pekiştirdi. Benim ellerimi de birleştirip alkış yapmamı istiyor bazen.

Akşam yatağa yatınca biraz emiyor, sonra yatakta dönmeye, şaklabanlık yapmaya, mutluluk sesleri çıkarmaya başlıyor. O ses çıkarınca ben de onu taklit ediyorum, o da bana tekrar karşılık veriyor. Bu oyun çok hoşuna gidiyor :) Genelde enerjisini tamamen atana kadar yatakta yuvarlanıp gıdıklamaca flaan oynuyoruz. Değişik sesler çıkarıp alkış yapıyoruz. Bazen kojo da katılıyor bize, sesleri duyunca geliveriyor :) Sonra uykusu gelmişse emmeye devam ediyor ve genelde birlikte uyuyoruz. Yani o uyuyor, ben de uyuyakalıyorum. Eğer uykusu gelmemişse kalkıp bir yarım saat- bir saat daha oyun oynuyoruz salonda ya da mutfakta. 

Uyku saatlerini kendisi belirliyor. Gündüz 11 ve 15 gibi 2 uyku uyuyor. Haftasonlari arabaya koymazsak evde çok verimli uyumuyor, yarım saat ancak. "Şu saatte uyuyacaktı ama gezmeye gideceğiz diye erken uyuttum" diyen annelere gıpta ile bakıyorum. Biz de hiç öyle birşey olmadı, mümkün değil. 

Suyla oynamayı hala çok seviyor. Hergün banyo yaptırmaya çalışıyoruz, yaptıramazsak da dert etmiyoruz.

Birkaç gün önce klozet adaptörünü çıkarttım kutusundan. Alıp tuvalete koyduk ve iki gün sabahları oturttum üstüne ama Bambino pek kullanamadı. Daha doğrusu ayaklarının havada olmasını sevmedi ve adaptörün üstüne bağdaş kurdu oturdu :))) Çi.ş de yapmayınca henüz erken olduğuna karar verdim. İleride yine deneriz, olmadı yere konulan bir tuvalet alırım sanırım.

Ben evden çıkarken artık uzakta durup el sallıyor. Bazen kapıya kadar gelip ağlıyor ama genel olarak gitmeme alıştı. Akşamları ise kapı sesini duyunca koşarak yanıma geliyor, üzerimi çıkardıktan sonra emziriyorum bir güzel.

Ödül veya ceza vermemeye çalışıyorum. Ancak bakıcı ve ev halkı bol bol "Aferin" diyor oğlana. Benden "aferin" çıkmayacağına emin olduğu şeyleri gidip onlara yapıyor :)
DEVAMINI OKU

SOSYAL AĞLAR


İZLEYENLER

Blog Arşivi

HER GÜN MUTLAKA

NE ARADINIZ, YARDIMCI OLALIM?

Kişisel Blog

Copyright © Benden ve Bizden | Powered by Blogger
Design by Lizard Themes | Blogger Theme by Lasantha - PremiumBloggerTemplates.com