30 Temmuz 2012

Moskova: Metro - Arbat Sokağı - Bizim Evden Manzara :)

Metro:
Josef Stalin tarafindan 1931′de inşasına başlanılan Moskova Metrosu, günümüzde büyüklük bakımından New York, Paris veya Londra metroları ile karşılaştırılsa da iç mimari ve dekorasyon bakımından dünyanın en güzel metrosu olduğu herkes tarafından kabul edilmektedir. Her biri sanat harikasi olarak kabul edilen istasyonlarda hergün yaklaşık 8 milyon kişi taşınmaktadır.

Heykellerin belli yerleri insanların gelip geçerken dokunmaları nedeniyle (uğur sayılırmış) renk değiştirmiş.














Arbat Sokağı:

Moskova’nın ortasından geçen Arbat Sokağı, bu şehre yolu düşen herkesin en azından bir kere uğradığı, bir ucundan diğer ucuna kadar zevkle yürüdüğü bir trafiğe kapalı yoldur. Burada mağazaların rengarenk vitrinlerini gezebilir, Rus ve dünya mutfaklarının en güzel örneklerini tadabilir, Paris’i aratmayan şık kafelerde oturabilir ve en keyiflisi de bir banka oturup kendilerini hayatın akışına kaptırmış Rusları seyredebilirsiniz. Arbat’ı Arbat yapan özelliklerden birisi de sokağın ortasındaki hediyelik eşya standlarıdır. Bir Moskova hatırası edinmek istiyorsanız buralardan alabilirsiniz.





Bunlar da kaldığımız evden manzara:


Rus Devlet Üniversitesi:
DEVAMINI OKU

25 Temmuz 2012

Moskova: Manej Meydanı - Alexander Bahçeleri - Kremlin

Moskova'yı gezmeye devam ediyoruz efendim. Bakmayın öyle çok yer olduğuna, hepsi birbirinin yakınında ve eğer azmederseniz bir günde tüm görülecek yerleri görebilirsiniz. Bu yazıdaki rotamız Manej Meydanından başlayıp Aleksandır Bahçelerinden geçerek Kremlin Sarayına gitmek şeklinde.

Manej Meydanından:

Bolşoy Tiyatrosu: Tiyatroyu yakından çekmedik çünkü dıştan gerçekten sade bir görüntüsü var. Hani bilmesek fotoğraf bile çekmeden geçip gidebilirdik :) Asıl görülecek yer tiyatronun içi ancak onu da görmek için bir gösteriye bilet almak gerekiyor. Bir yıl önceden rezervasyon yaptırsaydık o da belki olabilirdi :P Bolşoy Tiyatrosu 1776'da kurulmuş.


Meydandaki standlar:
Klasik Rus kalpakları
Horoz şekeriiiii :)
Meçhul Asker Anıtı ve Sönmeyen Ateş: 2. Dünya Savaşındaki kayıplar için...


Aleksandır Bahçeleri: İnsansız foto bulmakta çok zorlandım çünkü burası koccamaaan bir çiçek bahçesi. Renk renk çiçekler, güzel peyzaj eşliğinde sergileniyor adeta. Grup üyelerinin her noktasında fotosu olunca buraya koyacak foto kalmadı :) Bu bahçelerin bitiminde Kremlin Sarayının duvarları başlıyor.
Kremlin Sarayı: Kremlin Sarayı, Çar Korkunç İvan tarafından 1155′te yaptırılmıştır. Eski bir savunma kalesi olan Kremlin, 19 metre yükseklikte kırmızı bir duvarla çevrilidir. Bu duvarın çevre uzunluğu 2.250 metredir. Duvarın giriş yerlerinde ve köşelerinde büyük kuleler vardır. En büyük kule 72 metre yüksekliktedir. Burada ilk yapı 14. yüzyılda yapılmış, daha sonra yeni ilavelerle büyümüştür. 

Devlet Başkanının oturduğu yeri geziyor olmak çok değişik. Daha önce İsveç'te ve Viyana'da kraliyet ve başbakanın oturduğu sarayları gezmiştim. Putin'in orada oturuyor olması çok ilginç geldi bana. Düşünsenize Çankaya Köşkü'nün turistik ziyarete açık olduğunu! Putin Saray'da ise bayraklar tam çekili, Putin yok ise bayraklar yarıya indirilmiş olurmuş. Biz oradayken Putin görevinin başındaydı :) 

Biz oradayken Kremlin'e girişler güvenlik nedeniyle kapatılmıştı. Pek çok turist üzülerek kapıdan dönmek zorunda kaldı. Bizim şansımız ise rehberimizin önceden biletlerimizi almış olmasıydı. Biraz kapıda bekletildik ama sonuçta içeri girdik :)
Bu kulenin tepesindeki yıldız inanmazsınız tam 1 ton ağırlığında ve yine inanmazsınız rüzgardan fıldır fıldır dönüyor :)

Çar Topu - Dünyanın en büyük topu: Hiç atış yapılmamış

Meryem'in Göğe Çıkış Katedrali:




Çar Çanı - Dünyanın En Büyük Çanı: Hiç çalınmamış ve yapımı sırasında bir parçası kopmuş. 202 ton ağırlığında.




Fotoğraf çekmenin yasak olduğunu bu iki kareyi çektikten sonra fark ettiğim bu Rus Ortodoks Kilisesinin duvarları Katolik ve Protestan Kiliselere göre epey farklı.

DEVAMINI OKU

18 Temmuz 2012

Göz ve KBB Doktoru

Bebekler 1 yaşına gelmeden göz kontrolünden geçsin diye tavsiyeler var her yerde. Biz Bambino 1 yaşına gelince Cumhur Şener'den randevu almıştık ama türlü nedenlerle gidememiştik. Daha Nurturia'da Cumhur Bey'in çocuklara karşı tavrından rahatsız olanları okuyunca yeni bir doktor arayışına girdim.

Yine son zamanlarda Bambino geceleri dişlerini gıcırdatıyor, büyük adam gibi sesler çıkıyordu dişlerinden. Fizyolojik mi acaba diye düşünerek KBB uzmanı Umut Akyol'dan randevu aldım. Almışken aynı gün için göz doktorunu da görsün diye Pınar Aydın'dan randevu aldım.

Bambino randevuların olduğu Cumartesi günü zamansız uyuduğu için Umut Bey'in randevusunu ertelemek durumunda kaldık, iyi ki de öyle olmuş. Önce göz kontrolü için Pınar Hanım'a gittik ve öyle memnun kaldık ki! Kapıdan girer girmez Bambinonun ilgisini koltukların üzerindeki pullu şallar ve örtüler çekti. Sonra elimden tutup daireyi gezmeye başladı. İçerideki oyun odasını keşfedince derhal oyun oynamaya başladı. Bu sırada Pınar Hanım içeri gelmemizi istedi ve Bambino hiç yadırgamadan içeri girip Pınar Hanım'ın odası keşfe başladı. Biraz konuştuktan sonra birlikte oyun odasına geri döndük ve Bambino kucağımda otururken oyun şeklinde muayenesi gerçekleşti. Pınar Hanım Bambinoya hiç dokunmadı, ellemedi, sadece konuştu, sorular sordu ve sohbet etti. Sonra bizim fotoğrafımızı çekeceğini söyleyerek elindeki aletle Bambinonun gözlerine uzaktan baktı. Çocuklar gerçek ilgi ve sevgiyi hemen hissediyorlar. Bizimki Pınar Hanım'ı çok sevdi ve onun evinde olmaktan mutululuk duydu. Oyun odasındaki oyuncaklar evdekilere benziyordu ve çeşit çoktu. 

Pınar Hanım'ı ben de çok sevdim. Muayene bittikten sonra yarım saatten fazla sohbet ettik. Beni kendi gençliğine benzetmiş olması ve giydiğim sandaletlerin hikayesini merak etmesi, yurtdışındaki yaşam ve TR'deki durumlar konusundaki nokta atış sözleri, "Bir bahane bulsam da sizi her gün çağırsam" demesi çok hoştu. Biz konuşurken Bambino da rahat rahat oynadı.

Bambinonun gözleri gayet iyi çok şükür. Bir sonraki kontrol 3 yaşında olacakmış.

Pınar Teyzeden çıkınca yemek yedik, parka gittik ve sonra sıcağın altında İran Caddesi yokuşunu tırmanarak KBB kontrolü için Umut Bey'e gittik. Biz beklerken Bambino k.aka yaptı ve ben "Ablaya soralım banyo neredeymiş" dedim. Bambino da hemen ablanın yanına gidip "Abya, banyo" dedi. Biz kojoyla dumur olduk tabi! İlk defa birine gidip birşey soruyor ve kendini böyle güzel anlatıyor :) Hayretler içinde banyonun yolunu tuttuk. Bez değişiminden sonra Umut Bey'in odasına geçtik ama Bambino oyun odasını o sırada gördüğü için içeride durmak istemedi haklı olarak. Umut Bey bir süre sonra kojodan Bambinoyu alıp getirmesini (ben beceremediğim için) ve koltuğa oturup muayene sırasında sıkıca tutmasını istedi. Daha önce Bambinoya Umut Amcanın neler yapacağını anlatmıştım: "Amca önce kulağına bakacak, sonra burnuna, sonra da ağzına". O nedenle çok sıkıntı olmadı ama burnunun içinin temizlenmesi için küçük boruları görünce ağlamaya başladı doğal olarak. Neyseki burun temizlendi, genzine bakıldı hemen ve Bambino azat edildi. Oyun odasına giden oğluş bir daha Umut Amcanın odasına girmedi :) Biz girsek de geri çıkarmaya çalıştı. Bambinonun geniz eti durumu iyiymiş ancak burnu çok tıkalıymış. O nedenle soğuk buhar makinesi almamızı önerdi Umut Bey. Kreşe başlamadığı için ya da evde abla, abi olmadığı için problem olmadığını anlattı. Diş gıcırdatmalarının normal olduğunu ve üzerinde durmamamızı söyledi. İçimiz rahatlamış olarak ayrıldık oradan.

İyi doktor bulmanın ne kadar zor olduğunu bildiğim için bu yazıyı yazdım ve deneyimlerimizi paylaşmak istedim. Pınar Hanımı da Umut Beyi de göz ve KBB doktoru arayanlara tavsiye ediyorum. 
DEVAMINI OKU

15 Temmuz 2012

Moskova: Kızıl Meydan - Aziz Vasili Kilisesi - GUM


1917'deki Ekim Devrimi'nden sonra Rusya'nın başkenti olan Moskova'ya 4 saatlik bir hızlı tren yolculuğundan sonra ulaşıyoruz. St Petersburg'dan yaklaşık 745 km uzaklıkta olan Moskova yemyeşil bir şekilde karşılıyor bizi.

Tren yolculuğu sırasında her yerin yeşil olduğunu görmek çok şaşırttı beni. Doğa bu ülkeye cömert davranmış. Rus köyleri mini mini evleriyle çok sevimli görünüyordu.

Moskova'da tabelelar sadece kiril alfabesi ile yazılı. Dolayısıyla yer yön bulmak sıkı bir çalışmayı gerektiriyor.
Moskova St Petersburg'dan daha az turiste sahip. Fakat genç sayısı daha fazla gibi geldi bana. Bir de gençler çok daha marjinal burada. St Petersburg'daki turistik hava yerine bürokratik havaya bırakıyor Moskova'da.

Moskova'da gezilecek en temel yerler Kızıl Meydan, Kremlin, Moskova metrosu, Arbat sokağı, Nazım Hikmet'in mezarının da bulunduğu devlet mezarlığı, şehre kuşbakışı bakabileceğiniz Güvercin Tepesi. Buralara giderken yol üzerinde pek çok önemli bina ve heykel görmeniz mümkün. Bizim toplamda bir günümüz olduğu için müzelere gidemedik.

Kızıl Meydan: Moskova ve Rusya'nın en önemli meydanlarından biri. Tarih boyunca gösterilere ve mitinglere sahne olan meydan, biz gittiğimizde Pu.tin karşıtı muhalefetin gösterileri nedeniyle kapalıydı. Üstelik bir gün değil yaklaşık bir hafta boyunca kapalıydı. Şans işte diyerek meydanın dışından çektiğimiz fotoğraflarla yolumuza devam ettik. Meydanda Tarih Müzesi, Lenin Mozolesi (Bambino ile nasıl gireriz diye düşünüp duruyordum, göremediğimiz daha hayırlı oldu), Aziz Vasili Kilisesi, ünlü alışveriş merkezi Gum, Kremlin Sarayının duvarları ve bu duvarın meydan tarafında komünist liderlerin mezarlarının bulunduğu küçük bir mezarlık bulunuyor.


 Saat kulesinin tepesindeki Kızıl Yıldız gece kızıl renkle aydınlatılıyor ve uzaktan bakınca sanki gökyüzünde bir yıldızmış gibi görünüyor:








Aziz Vasili Kilisesi: 1555 – 1561 yılları arasında Rus Devleti’ nin Kazan ve Astarhan hanlıklarına karşı kazandığı zaferleri kutlamak amacıyla Korkunç İvan tarafından yaptırılmıştır. Değişik şekilde tasarlanmış olan sekiz kubbe, sekiz ayrı zaferi simgelemektedir. Önceleri som altın olan kubbeler 1670′den sonra değişik renklerde boyanmıştır. En uzun kulesi yaklaşık 65 metre yüksekliktedir. İvan, kiliseyi yapan mimarın aynısından bir daha yapamasın diye gözlerini oydurtmuş. Şeker gibi öyle güzel ki, gidip sarılası geliyor insanın :) Bu kilise çoğu zaman Kremlin Sarayı ile karıştırılıyormuş.








Gum Alışveriş Merkezi: Moskova’nın büyük ve en güzel alışveriş merkezlerinden birisi olan GUM’un Neo-Rus ön cephesi Kızıl Meydanın neredeyse tüm doğu kanadını kaplar. 1890-1893 yılları arasında Alexander Pomerantsev tarafından yapılmış olan bu üç katlı modern alışveriş merkezi Moskova merkezindekilerin içinde en büyüğü. Bu bina 1825 yılında ticaretin yapıldığı eski bir binayı yenilemek için yapılmış. O dönemde bu eski bina 1200 tane mağaza ve standla Moskova’nın en canlı pazarıymış. Ekim Devriminden sonra GUM adını alan yer, son olarak 1990'larda bir Türk şirketin restorasyonu sonrası yeni mağazaları ve şık vitrinleriyle hizmet vermeye başlamış. Tavanının cam olması mekanı havadar ve ferah kılıyor.










DEVAMINI OKU

SOSYAL AĞLAR


İZLEYENLER

Blog Arşivi

HER GÜN MUTLAKA

NE ARADINIZ, YARDIMCI OLALIM?

Kişisel Blog

Copyright © Benden ve Bizden | Powered by Blogger
Design by Lizard Themes | Blogger Theme by Lasantha - PremiumBloggerTemplates.com