30 Ağustos 2013

Beden ile Zihni Dengelemek

 
Osho'nun kitaplarını çok severim. İlham verici ve düşündürücü bulurum. Çoğu yerine katılırım, katılmadığım noktaları da olur ama mutlaka yeni bir pencere açar önüme. İlk okuduğum kitabı "Çocuk" idi ve çok etkilenmiştim. Genel olarak çocukların ne kadar bilge olduklarından ve bizim onların üzerinde egemenlik kurarak onları yanlış yönlendirdiğimizden bahsediyor. Doğal ebeveynlik ve fıtratını bozmadan çocuk yetiiştirmenin önemini anlatıyor. Okumayanlar için şiddetle tavsiye ediyorum.

Osho'nun şu anda okumakta olduğum ikinci kitabı "Beden ile Zihni Dengelemek". Adı üstünde bedenimizle zihnimizi nasıl dengeleyeceğimiz, bedenimizin sesine nasıl kulak vereceğimiz anlatılıyor kitapta. Bana ilginç gelen bir bölümünü burada paylaşmak istiyorum. Hastalık ve ölüm olayına farklı bir açıdan bir pencere açmak adına...

"... Rusya'da onlarca yıl yeni deneyler yapıldı ve bilim insanları birçok sonuçlara vardılar. Çok şeyi açıklayan bir sonuç ise şöyle: Ne zaman bir hastalık baş gösterse ortaya çıkmadan 6 ay önce beden sana devamlı sinyaller yollar. 6 ay da epey uzun bir zamandır! Seneye bir hastalığa yakalanacaksan, bu yılın ortasında beden sana sinyal vermeye başlayacaktır - ama sen bu sinyalleri almıyorsun, anlamıyorsun, bilmiyorsun. Ancak hastalık kendini gösterdiği zaman farkına varıyorsun. Hatta farkına varmayabilirsin de - içerde ciddibir sorun olduğunun farkına ilk kez doktorun varabilir.

Bu araştırmayı yıllarca yürüten birisi hastalığı daha baş göstermeden tespit edebilen film ve kameralar yaptı. Dediğine göre hastalık tedavi edilebiliyor ve hasta gerçekten bu hastalığı geçirdiğinin hiç farkında olmuyor. Eğer kanser seneye ortaya çıkacaksa hemen şimdi tedavi edilebilir. Fiziksel belirti olmaz, ama bedenin içinde elektrik değişikliği olur - bedende değili bedenin elektriğinde, biyoenerjisinde, birşeyler değişir. Önce biyoenerjide değişiklik olur, sonra da fiziksel boyuta iner.

Hastalık, biyoenerji düzeyinde tedavi edilebilirse, asla fiziksel bedene erişmez. Bu araştırma sayesinde önümüzdeki yüzyılda kimsenin hasta olmasına, hastanelere gitmesine gerek kalmayabilir. Hastalık bedene gelmeden tedavi edilebilir, ama mekanik bir araç tarafından tespit edilmelidir. sen tespit edemezsin, bedenin içinde yaşadığın halde. Çünkü temasın yok. Hindu sannyasinlerin, rishilerin, Zen keşişlerinin, Budist bhikkuların kendi ölümlerini önceden ilan etmeleri konusunda epk çok hikaye duymuş olabilirsin. Ve bu duyurunun her zaman 6 ay önce yapıldığını duyunca şaşırabilirsin - asla daha fazla değil, hep 6 ay önce. Birçok aziz öleceğini duyurdu, ama hep 6 ay öncesinden. Bu bir tesadüf değil, o 6 ayın bir anlamı var. Fiziksel beden ölmeden önce biyoenerji ölmeye başlar ve biyoenerjisi ile derin teması olan bir insan artık enerjisinin ufaldığını bilir. Yaşam genişlemek ,ölüm ufalmak demektir. Yaşam enerjisinin ufaldığını hisseder; 6 ay sonra öleceğini ilan eder. Zen keşişlerinin nasıl öleceklerini bile kendilerinin seçtikleri bilinir - çünkü onlar bilirler..."
DEVAMINI OKU

27 Ağustos 2013

Seyahatler İçin - Aqua Doodle Seyahat Matı

Bambinonun araba yolculuklarına bayılmadığını biliyorsunuz artık :)
Bu ay seyahatlerin fazla olacağını öngörerek ne zamandır almayı düşündüğüm bir oyuncağı aldım Bambinoya: AquaDoodle Seyahat Matı. 
Bu ürünü Internette pek çok ortamda görüyordum, kullananların yorumlarını okuyordum. Ben seyahat için olanını aldım ama bir de evde kullanmak üzere kocaman matı var: AquaDoodle Yer Matı.

Ürün için suyla doldurulan bir kalemle çalışıyor. Çizdiğiniz şeyler bir süre sonra yok oluyor. Kalemin içinde su olduğu için zararsız ve doğal.
Ben bu oyuncağı Toyzz Shop'tan aldım, çok sorunsuz ve özenli bir hediye paketi ile elime ulaştı.

Yolculuklar için güzel bir ürün. Bambinoyu bir süre oyalıyor ve eğleniyor. Tavsiye ederim :))
DEVAMINI OKU

22 Ağustos 2013

Bezi Bırakmaca




Tarih: 9 Ağustos 2013, Cuma.
Yer: Bursa, Aloft Otel.

Olay: Bambino sabah erkenden kalkar. Odada kendince keşfetmeye, oynamaya başlar. Biraz sonra uyanmaya çalışan anne babasının yanına gelerek "Ben artık bez takmak istemiyorum. Anne, bütün bezleri atalım" der. Gayet ciddidir ve elleriyle bezini çıkartmak ister hareketler yapmaktadır.

Aylardır gerek kitap okuyarak gerekse bezi bırakan yaşıtlarıyla aynı ortamda bulundukça Bambinoya bezi bırakma konusunda telkinlerde bulunarak çalışmalarda bulunan anne ve baba çok şaşırmıştır. Bambino yine ezberleri bozmuş, kendi istediği bir zamanda böyle bir teklifle gelerek anne-babasını gafil avlamıştır.

Geriye saralım: Tatilden önceki akşam annesi ve bakıcı teyzesi bez konusunda başbaşa görüşme yapmışlar ve bu konuda nasıl bir strateji izleyeceklerini konuşmuşlardır. İkisi de Bambinonun bezi bırakma zamanı geldiğini düşünmektedir. Ancak Bambino, geçen sene "Siz bezi 18 aylıkken bırakmıştınız. Bu çocuk da bırakabilir" diyerek kendince tuvalet eğitimine başlayan anneanneye sert bir tepki olarak bu konuda herhangi bir çaba harcamamaya karar vermiştir. Bu sert tepkisi nedeniyle bu işin tamamen unutulmasının daha iyi olacağına karar verilmiş ve ortadaki adaptörler ve tuvaletler göz önünden kaldırılmıştır. Bu yıl, Bambinonun annesi, yaz bitmeden bu işi bir kez denemek istemiş ve bu nedenle yıllık izin alarak Bambino ile anneannesinin bağ evine gitmeyi düşünmüştür. Hem açık havada bu iş şehirdeki apartman dairesinden daha kolay olacaktır mantıken. Bütün gün bahçede olacak olan Bambino daha kısa sürece bu işe alışacaktır. Anne de bu önemli konuyu kimselere bırakmadan, çocuğunun bizzat başında olarak, özül/ceza vermeden, doğal bir şekilde bu süreci geçirecektir. Ona göre en uygun seçenek budur. Eğer anne bu birkaç gün içinde başarılı olamazsa Bambino zorlanmayacak, Ankara'ya dönülecek ve bu konuda bakıcı teyze yetkili kılınarak ona her türlü yolu deneme yetkisi verilecektir. Bakıcı teyzesine göre Bambino tuvaletini tutabilmekte, sabahları ve öğle uykusundan kuru olarak kalkmakta ve tuvalete giderek kendi işini halletme aşamalarını çok çok iyi bilmektedir. Bilmektedir ama uygulamaya gelince yan çizmektedir. Annesinin talimatı gereği de kimse onu bu işe zorlamamakta ve serbest bırakmaktadır. Ancak arada başta aile büyükleri olmak üzere laf sokmalar yaşanmakta, Bambinonun abi olmasından tutun, bu sıcakta bez takmanın zorluklarına kadar her türlü konuda yorumlar alınmaktadır. Sonuç olarak Bambino ile tuvalet eğitimi denemelerinin bayram tatilinden sonraki hafta yapılmasına karar verilerek görüşme sonlandırılmıştır.

Otele geri dönelim: Anne, Bambinonun ne kadar ciddi olduğunu kavramıştır. Oğlu ile gurur duymuş ve bir kez daha oğluna güvenerek ve olayları akışına bırakarak ne kadar doğru kararlar verdiğini düşünerek göğsü kabarmıştır. Ancak bu mutluluk ve gurur hali uzun sürmemiş, tatile bu konuda hazırlıksız geldiğini fark ettiği an mutluluğuna gölge düşmüştür. Yanında ne yeteri kadar külot ne de lazımlık bulunmaktadır. Üstelik o sabah şehirlerarası bir yolculuk yapılacak, Balıkesir'e gidilecektir ve anne Bambinonun ne kadar süre ile tuvaletini tutabileceği konusunda pek fikir sahibi değildir. Bu nedenlerden dolayı anne Bambino'ya şöyle söyler: "Bezi çıkarırız, zaten fazla bez kalmadı elimizde. Ancak valizimizde yeteri kadar külot yok. Hem senin tuvaletini de getirmemişiz yanımızda. O nedenle şimdi bez takman gerekecek. Ama eve dönünce bez takmayacağız artık. Dediğin gibi tuvalete yapacaksın".

Tatil boyunca denize gidildiği zamanlarda Bambinonun bezi çıkartılmış ve Bambinonun farkındalığı artırılma çalışmaları yapılmıştır.
Bambinonun çok ucuza alınan lazımlığı. Evde bunu moonstar ile dönüşümlü kullanıyor.

Tarih: 12 Ağustos 2013, Pazartesi
Yer: Ankara, Bambinonun evi :)

Olay: Bambino sabah erkenden uyanır. Anne, tatilde Bambinoya söylediği şekilde hareket eder ve Bambinonun bezini son kez çıkartır. Bambinoya da "Artık bez takmayacaksın. İstediğin gibi olacak. Tuvaletini tuvalete yapacaksın." Bambino buna sevinir. Annesi Bambinoya bir külot giydirir ve arkadan bakınca p.o.posunun ne kadar da küçük olduğunu fark edip gülümser :) Evde sadece salonda halı bulunmaktadır, bu nedenle sorun yoktur. Bakıcı teyzesine tatildeyken haber verilmiş, Pazartesi sabahı bu işe başlanılacağı bildirilmiştir. Herkes hazırlıklıdır :) Banyoya en uyduruğundan alınan oturak konmuş, ayrıyetten klozeti kullanmak isterse diye Hülya'dan alınan merdivenli adaptör hazır tutulmuştur. Anne, işe gitmek üzere evden çıkar.

 Moonstar tuvalet adaptörü: Bambinonun evde çok kullandığı adaptör. Çocuk kendi kendine basamakları çıkıp tuvalete oturabiliyor, bu nedenle çocuklar için güven verici bir alet. Tavsiye ederim. Bambino hiç düşmedi ve dengesini kaybetmedi. Ayakları yere sağlam basıyor ve dengeyi sağlayarak yere konunca sorun olmuyor.
Becopotty: Bambino çok küçükken bir hevesle alındı ama hiç kullanışlı çıkmadı. Özelliği %100 doğal malzemeden yapılmış olması ve kullanılmadığı zaman toprağın içine gömülerek gübreye dönüştürlebilmesi. Çok çevreci olmasına rağmen Bambino oturunca bacaklarının fazla bükük kalması ve çok alçak olması nedeniyle hiç kullanılmadı. Talep olursa isteyene gönderebilirim.


Bir haftanın sonunda durum: Bambino beklenenin üzerinde bir başarı sağlamış, bezi çıkarttığından beri geceleri hiç tuvalete kaldırılmadığı halde sabahları kuru kalkmayı başarmıştır. Gece yatarken alınan sıvı miktarı kontrol edilmekle birlikte karpuz yediği, soda ya da meyve suyu içtiği akşamlarda bile sabah kupkuru kalkmıştır. Demek ki Bambinonun kasları gelişmiştir. Bu zamana kadar beklemenin sevinci yaşanmıştır. üstelik Bambino oyun oynarken oyuna dalıp tuvalete gitmeyi hiç aksatmamıştır. Oyunu yarıda bırakıp "Tuvaletim geldi" diyerek banyoya koşmuş ve işini görüp kaldığı yerden oynamak üzere içeri gitmiştir. Bakıcı teyzesi ile olduğu zamanlarda sadece ilk gün tuvalete yetişememiş, onun dışında herhangi bir kaza yaşanmamıştır. Anne-babası ile olduğunda ise münferit olaylar daha sık yaşanmış ancak hiçbiri sorun edilmeyerek "Bir dahakine tuvalete gidersin" denilmek suretiyle üstü değiştirilmiştir. Ancak annenin aklında canlandırdığı, elinde temizlik bezi ve dezenfektan tüm gün Bambinonun peşinden gezerek yarım saatte bir "Ç.iş var mı?" diye sorduğu sahne hiç yaşanmamış ve Bambino bu konuda kocaman bir alkışı hak etmiştir.

İlk günlerde Bambino tuvaleti olduğunu sanarak pek çok kez tuvalete gitmiş ama bunların çoğundan eli boş dönmüştür. Farkındalığı gün geçtikçe artmış ve birkaç gün sonra sadece tuvaleti olduğunda banyoya gider olmuştur. Büyük tuvaleti geldiğinde ise "Karnım ağrıyor" diyerek sinyal vermiş, anında tuvalete gidilip oturtulmak suretiyle klozette vakit geçirmesi sağlanmış ve tuvaletini yaptıktan sonra serbest bırakılmıştır :)

Yolculuklarda ise, şimdiye kadar her yere araba ile gidildiği için yer kaplasa da lazımlık alınmış, tuvaletinin geldiği an sağa çekilerek lazımlık kullanılarak Bambino tuvalet yaptırılmıştır. Erkek çocukları için önerilen kavanoz ve pet şişe olayı hiç kullanılmamış ama her ihtimale karşı arabaya alınmıştır :)


Potette Plus: Yolculuk için yanıma almayı düşündüğüm adaptör ve lazımlık. Kenarları katlanınca kendi başına lazımlık oluyor, açınca tuvalet adaptörü. İçine konmak üzere kendi poşeti satılıyor ama orta boy bir çöp poşetinin içine kadın bağı ya da birkaç kat havlu kağıt koyarak da aynı işlev elde edilebilir ;)


Önümüzdeki günlerde gerçekleştirilecek toplu taşıma araçları ile İzmir yolculuğu için seyyar tuvalet adaptörünün taşınması düşünülmektedir.

Sonuç: Bambino her zaman olduğu gibi yine kendi kararını kendi vermiş, başkasının kendi yerine karar vermesine izin vermemiş ve temkinli ama emin adımlarla ilerleyerek ilk seferde ve tam olarak bezi bırakmıştır. Annesi ve babası onunla gurur duymuş ve çok multu olmuştur.

Bundan sonraki aşamada Bambinonun kendi kreşini ve okulunu kendisinin seçmesi beklenmekte ve anne ve babası bu konular için Bambinoyu tam yetkili kılmayı düşünmektedir :)))
DEVAMINI OKU

19 Ağustos 2013

Seyahat Dönemi

Bu sene Ağustos ayı seyahat ayı oluyor bizim için.

Ramazan'ın bitmesiyle beraber sanki biriktirmişiz gibi seyahatler üst üste gelmeye başladı.

Uzun uzun fotolarla birlikte güzel yazılar yazmak istedim ama zaman öyle az ve değerli ki şu günlerde, yazılar için ayıracak zaman bulamadım. Üstüne üstlük bayram tatili dönüşü fena halde midemi üşütünce rapor alıp dinlenmem gerekti. Hala gücümü tam olarak toparlayabilmiş değilim.

Bayram tatili için Bursa taraflarına gittik. Öncesinde her tatil öncesi olduğu gibi hastalandı Bambino. Psikolojik olduğunu düşünüyorum artık. Sanki kendince tepki veriyor yer değişikliğine..

Bursa'da Aloft Otel'de kaldık. Sheraton ile aynı kompleksi paylaşan Aloft Otel'in özelliği self servis olması :) Eşyalarınızı odanıza kendiniz çıkartıyorsunuz, resepsiyonda iki görevli var ama öyle her köşe başından birileri fırlamıyor. Biz çok beğendik. Üstelik oda temizliği istemediğiniz her gün başına hesabınıza para yüklüyorlar. Çok güzel bir uygulama bence. Yüklenen paraları kahvaltı ya da akşam yemeği için kullanabileceğiniz gibi biriktirebilir, Dünya'daki diğer Aloft Otellerde kullanabilir ya da Unicef'e bağışlayabilirsiniz. Aloft Otel Türkiye'de sadece Bursa'da var ama Dünya genelinde 117 adet oteli mevcut.

Bir gün Yalova'ya geçtik. kojonun çocukluğu orada geçtiği için en çok o sevindi buna :) Çınarcık'ta Bambino ilk defa tam anlamıyla denize girdi (Yuh bize, neredeyse 3 yaşına girdi denize ancak kavuştu :P ) Denizden sonra Yalova Merkez'de vakit geçirdik ve akşamında Mudanya'da ünlü Erol Balık'ta yemek yedik.

Ertesi gün kojonun arkadaşlarını ziyaret için Balıkesir Merkez'e gittik. Yaklaşık 2,5 saatlik yolculuk sonrası feci sıcak Balıkesir'e ulaştık ve gidene kadar evin içinde klimalı odada oturduk :)
Akşam Bursa'ya dönerken yolda Karacabey At Çiftliği'ni ziyaret ettik.

Sonraki gün Mudanya taraflarına gittik. Denize girmek için harika koylar keşfettik. Öğleden sonra Tirilye'de vakit geçirdik. Menüde yine balık vardı tabi ki :) Akşam ben otelde dönüş hazırlıklarına başlarken kojoyla Bambino Bursa'da tramvay ile gezip meşhur İskenderci'de yemek yediler.

Pazar günü son gündü ve dönüş trafiğine fazla takılmamak için erkenden yola çıktık. Bambino araba yolculuklarını sevmiyor, bunu bir kez daha gördük, yaşayarak. 2-3 saat sonra mızıldanmaya başlıyor. Mecburen mola veriyoruz. Ancak mola verdikten sonra Bambinoyu arabaya bindirmek bile yarım saatimizi alıyor. Kendisini ikna edene kadar enerjimiz bitiveriyor walla! "Yürüyerek gideceğim ben", "Anne arabaya binmeyelim", "Gitmeyelim, burada kalalım" diyip duruyor. O nedenle mola versek bir türlü, vermesek bir türlü! O kadar gözümüz korktu ki, bu haftaki İzmir seyahati için uçak bileti aldık son dakika :))

Neyse, Pazar günü öğleden sonra sağ salim Ankara'mıza vardık, çok şükür.

Ertesi gün İngiltere'den gelen dostlarla kavuştuk. Harika vakit geçirdik, biz de çocuklar da çok özlemiş birbirlerini. Daha sık görüşmeli, daha çok kavuşmalı dedik...

Sonraki günler benim hastalandığım günler oldu. Klima çarpması + mide üşütmesi derken bütün gece tuvaletten çıkamadım. Allah kimselere vermesin, ne zormuş. Haftasonuna kadar elim kolum tutmadı desem yeridir. Bu esnada yiyebildiğim yegane şeyler patates, yoğurt ve kola oldu.

Cuma günü kendimi daha iyi hissettiğim için bayramda gidemediğimiz anneannemlere ve diğer akrabalara gitmeye karar verdik. Cumartesi sabahı yola çıktık. Bambino gidiş ve dönüş yolunda "Gitmeyelim burada kalalım" diyerek tepkisini yine belli etti. Çok güzel vakit geçirdik. Tanıdık yüzler, güzel sohbetler, bahçelerde gezmece, ağaçlardan meyve toplamaca ve bir sürü güzel anı ile doldurduk günlerimizi. Pazar akşamı Ankara'ya geri döndük.

Şimdi önümüzde 10 günlük bir İzmir gezisi var. Eşya hazırlama kısmına bugün başlıyorum inşallah. İşin ilginci biz Bambino ile uçakla gidip geleceğiz ama kojo bizden bir gün sonra araba ile gidip gelecek. Yanıma fazla eşya alamayacağımı bildiğim için ne alacağıma çok iyi karar vermem gerekiyor. Bir sırt çantası bir de çapraz kol çantası ancak taşıyabileceğim. Eşyalar arkadan gelecek :) Nasıl olacak bakalım..

Bambino her seyahat sonrası değişiyor, gelişiyor. Bursa gezisinden sonra kendine olan güveni tavan yaptı. Her işe yardım etmek istiyor, her işe dahil olmak istiyor. Boyundan büyük işlere kendini ispat etmek için atılıyor. Konuşmalara dahil oluyor, hiç ummadığımız yerde bizi şaşırtan şeyler söylüyor, önerilerde bulunuyor. Bazen komik bazen sinir bozucu durumlar yaşıyoruz. Keşke Bambinonun söylediklerini birebir not alabilsem de buraya da yazsam...

Biraz üst üste geldi bu seyahatler, hastalıklar. İş yerinde de durum pek içi açıcı değil. İşler beni bekler :) Neyse, sağlık olsun da, gerisi bir şekilde hallolur. Hayat böyle işte. Herşeyin sırası var sanıyoruz ama aslında herşeyi aynı anda yaşıyoruz. 

Eylül'de görüşmek üzere :)
Ciao!
DEVAMINI OKU

4 Ağustos 2013

Bambino 34 Aylık

Bambinonun son ayı bir yandan hareketli, bir yandan durgun geçti.

Yaz sezonunda olduğumuz için Bambinonun parktaki oyun arkadaşları tatile gittiler ve Bambino tek başına ya da şanslıysa 1-2 arkadaşıyla takılmaya başladı. Bu anlamda "piyasa durgundu" :))

Diğer taraftan Ramazan ve havalar nedeniyle Bambinonun bitmez tükenmez enerjisine yetişmek pek mümkün olamadı :P Bakıcı teyzesi çareyi öğleden sonra uzun uykular uyutmakta buldu. Bambino uyuduğunda kendisi de uyudu :)

Haftasonu ise ben ve kojo Bambinoyu paylaştık :) Özellikle Cumartesi günleri sabahları ben, öğleden sonra kojo oğlanla ilgilendi. Sabah kargaların kahvaltı yapmasıyla birlikte Bambinoyla kendimizi dışarıya atıyorduk. Genelde otobüse binip Kızılaya gidiyorduk ya da mahallede uzuuun gezilere çıkıyorduk. Öğlene kadar süren gezimiz sırasında kojo evde dinleniyordu. Öğleden sonra ise kojo Bambino ile vakit geçiriyordu. Ben ya evde işlerle uğraşıyordum ya da dışarıda oluyordum. Akşam biraraya geliyorduk ve genelde iftarı dışarda yapıp öyle eve geliyorduk. Bilinçli bir tercih olmamasına rağmen Bambinoyu paylaşmak oldukça işe yaradı, hem ona hem bize. Pazar günleri ise bazen birlikte bazen ayrı takılıyorduk.

Gezme-tozma anlamında mikro gezilerin ötesine geçemedik. Bir keresinde Bambino ile kojo trenleri izlemek için Gar'a gittiler. Bakmışlar ki trenler tenha, atlamışlar birine ve doğru Eskişehir'e gitmişler :) Bambino yemiş-içmiş-gezmiş bir güzel :) Olan bizim kojoya olmuş tabi. Hem hazırlıksız gittiği hem de oruç tuttuğu için epey yorulmuş. Geldiklerinde ikisi de yorgundu ama bir sürü güzel anı biriktirdikleri için de mutluydular :)

Temmuz'un ilk haftasonunda Ankaralı Anneler grubunun Lozan Park'taki pikniğine katıldık Bambino ile. Sevgili Bahar burada yazmış. Biz çok eğlendik, çok güzel arkadaşlıklar edindik.

Bambino beni kojodan fena kıskanıyor dostlar :) Kojoyu benim yanımda gördüğü an koşa koşa gelip aramıza giriyor. Dışarıda bisiklet sürerken yan yana olmamızı istemiyor, kojoyla beni ayırıp ortamızda bisiklete binmeye devam ediyor :)

Bambino kuralları benimsedi mi mutlaka harfiyen uyguluyor. "Eve gelince eller yıkanır" prensibini eve giren herkese 1. dakikadan haykırıyor: "Ellerini yıkamadıııııın!" "Oğlum daha ayakkabılarımı çıkartmadım, bi dur" :))

Her seyahat öncesi Bambino hastalanır. Buradan ve buradan okuyabilirsiniz mesela... Bu defa da farklı olmadı. Bayram için yapmayı planladığımız seyahat öncesi de durum değişmedi. Bu defa değişik bir hastalık baş gösterdi Bambinoda: Hırıltılı öksürük. Genelde geceleri rahatsız ediyor. Gün boyu burnu tıkalı ve sesi kısık. Yeni sesi çok etkileyici, duymanız lazım :)) Doktor ve ilacı reddeden Bambinoya devamlı suretle bitki çayı, limonlu su içirip bol meyve yedirmeye çalışıyoruz. Allah'tan bu defa keyfi ve enerjisi yerinde, çok şükür. Beslenmesinden süt ve süt ürünlerini çıkarttık (Bilmeyenler için not: Süt ve süt ürünleri mukusu artırır ve hastayı daha çok rahatsız eder). Benzer şekilde vücudu yoracak gereksiz besinleri de minimuma indirdik: Ekmek, makarna, pilav, hamur işi gibi. Bayrama kadar toparlamasını umuyoruz.

Haftasonu teyzesi Bambinoya mavi bir sırt çantası hediye etti. O günden beri sırtında çanta ile dolaşıyor bizimki. Arkadaşının da varmış, öyle diyor :) Bir de kışlık bir ceketi gözüne çarptı, gece-gündüz onu giyiyor şu anda :) İkna etmek ne mümkün :))
DEVAMINI OKU

1 Ağustos 2013

Ankara Paylaşım Pazarı - Kuğulu Park

 https://mail-attachment.googleusercontent.com/attachment/u/0/?ui=2&ik=f0ea4b4ab4&view=att&th=14035773252d5f74&attid=0.3&disp=inline&realattid=f_hjsor8hb2&safe=1&zw&saduie=AG9B_P8_1qIeMOBSPJoxAD_KXl4x&sadet=1375337633190&sads=l7ew4Xi5pc2fELrmMvdCmkvSYj0

Takas ve paylaşım ile ilgili duyurulara devam :)

Ankara'da 4 Ağustos Pazar günü Kuğulu Park'ta bir paylaşım pazarı var. Meraklısına duyurulur!
https://mail-attachment.googleusercontent.com/attachment/u/0/?ui=2&ik=f0ea4b4ab4&view=att&th=14035773252d5f74&attid=0.2&disp=inline&realattid=f_hjrne9oj1&safe=1&zw&saduie=AG9B_P8_1qIeMOBSPJoxAD_KXl4x&sadet=1375337436668&sads=kpFzF_ewDQAdXu-Yvo5qHgZC8f8
Takas pazarından farklı olarak bu pazarda verdiğiniz eşyanızı karşılık beklemeden veriyorsunuz, yani armağan ediyorsunuz. Eğer karşınızdaki kişi armağanınıza başka bir armağanla karşılık verirse, ne ala! :)
https://mail-attachment.googleusercontent.com/attachment/u/0/?ui=2&ik=f0ea4b4ab4&view=att&th=14035773252d5f74&attid=0.1&disp=inline&realattid=f_hjrndm1b0&safe=1&zw&saduie=AG9B_P8_1qIeMOBSPJoxAD_KXl4x&sadet=1375337434177&sads=n4GSU-RXKpyq0xLkunAPMVwWt2I&sadssc=1
Etkinliğin duyurusu:

Bu pazar 4 Ağustos saat 16.30 da yine Kuğulu Park'ta Paylaşmak için buluşuyoruz... Paylaşmak istediğiniz her türlü temiz, kullanılabilir, kolay taşınan kıyafet ve eşyalarınızla ya da sadece o güzel yüreklerinizle gelmenizi bekliyoruz, paylaşım ağımıza destek olmanız için...Bize katılmanız, eşya almanız ya da vermeniz, isterseniz organizasyonda yer almanız ya da sadece yanımızda olmanız için bekliyoruz sizleri...İster müzik aletinizi kapıp gelin, ister dans etmek için gelin... Kuğuluda güzel bir akşam üstünde paylaşmak için gelin... Paylaşarak büyüyelim Bir ve Bütün olalım!
Görüşmek dileğiyle
Sevgiler
Ankara Paylaşım Pazarı
 
Ben orada olmaya çalışacağım, eşyalarımla birlikte. Gelenlerle tanışırsak harika olur :)
 
Sevgiler..






DEVAMINI OKU

SOSYAL AĞLAR


İZLEYENLER

Blog Arşivi

HER GÜN MUTLAKA

NE ARADINIZ, YARDIMCI OLALIM?

Kişisel Blog

Copyright © Benden ve Bizden | Powered by Blogger
Design by Lizard Themes | Blogger Theme by Lasantha - PremiumBloggerTemplates.com