16 Mart 2016

Peki Ne Yapalım?


"Uzun ve açıklayıcı bir yazı yazmaktaydım ki vazgeçtim. Anlaşılmıyor artık uzun yazılar. İnsanların sadece konsantrasyonu zayıf değil sabrı da az. Madem öyle net söyleyeyim olsun bitsin: Bildiğimiz medeniyet çöküyor. Dünyanın her yerinde otoriter rejimler oluşmaya başlıyor. Korku insanlığı ele geçirdi. Korku beraberinde şiddeti getiriyor. Şiddet sürekli hale geldiğinde kanıksanıyor. Kanıksanınca artık can yakmıyor. Can yakmayınca insanlar kendilerine zarar verecek durumlar karşısında çare aramıyor. Bir insan hayatı tehdit eden bir durum karşısında kılını kıpırdatamadığı bir atalet içindeyse buna delilik denir. Kötü kanıksandığında delilik başlar. Bu delilik tıpkı ülkemizde olduğu gibi dünyada da gittikçe artıyor. Bizler bu deliliğin etkisiyle yönetici sınıfın bizi tehlikelerden koruyacağı yalanını satın alıyoruz. Oysa yönetici sınıf aynı deliliğin etkisi altında. Kulaklar aklı selimi duyamayacak halde.

Bu durum azalmayacak. Artarak sürecek; ta ki bildiğimiz medeniyet sonlanıncaya kadar. İnsanlığın tümü yok olur mu bilmem ama değişmek zorunda olduğu kesin. Bildiğimiz medeniyet bir hastalıktan, bir tür kanserden başka bir şey değil. Bizim cehaletimiz ise onun besini. Ya biz yok olacağız ve o beslenemeyip ölecek ya da biz anlayış değiştirip ona besin vermeyeceğiz ve ölecek. Her iki şekilde de bu medeniyet ölecek. Sorun hangi şekilde öleceği.

Toplumsal kurtuluş yalnızca bir hayal. Bireysel olarak ışığımızı korumamız gerekiyor. Duyabilenler: Var olanı net değerlendirin ama sakın ışığınızı yitirmeyin. Olanı doğru değerlendirmek karamsarlık olmadığı gibi, iyi olanı korumak ve umut da hayalperestlik değildir. Olanı tüm yalınlığı ile görün ve anlayın ama iyi bir kalbi ve umudu koruyun. Eğer iyi kalbi, umudu ve herşeyden önemlisi şefkati ve cömertliği korumazsanız acı çekenlerden, delirenlerden olacaksınız. İnsanlığın başına gelen tüm bu belanın iki sebebi var: açgözlülük ve öfke. Bunlar ise neyin eğri neyin doğru olduğunu ayıramayan bir cehaletten besleniyor.

Kendinizi ve aklınızı cömertlik ve şefkat ile koruyun. Merak etmeyin bu karanlık inanılmaz bir aydınlığa gebe. 

Kalbinizi ve aklınızı arındırmayı sürdürün.

Televizyonuzdan kurtulun.

Akıllı telefonlarınızdan kurtulun ya da sadece gerçekten gerekli olduğunda kullanın. Bunu başaramıyorsanız kurtulmanız daha iyi.

Haberleri dinlemeyin.

Tüketime kanmayın.

Sadece doğru değerleri satın alın.

Maddeye değil deneyime ve içsel ilerlemeye yatırım yapın.

Okuyun.

Kalbi iyi, olanı doğru değerlendiren, cömert, cesur ve şefkatli insanlarla bir araya gelin. Sık sık bir araya gelin ve konuşun. Bu size harekete geçme gücü kazandıracak. Böyle olmayan insanlara karşı tıpkı küçük bir çocuğa karşı olmanız gerektiği gibi anlayışlı olun ama onları hayatınızda tutmayın. Bırakın hayatınızdan çıksınlar yoksa sizi de aynı bataklığa çekecekler.

-meli, -malı’ları bırakın.

Kendinizi tanımlama çabanızdan kurtulun.

Alkış beklentinizi fark edin ve bundan kurtulun.

Verdiğiniz sosyal rüşvetleri ve bunları ne için verdiğinizi fark edin. Ardından bunu bırakın.

Liderlerin ve öğretmenlerin görüntüsüne kanmayın. Eğer yalan yanlış beklentilerinizi aşarsanız onlardaki sahtekarlığı görebileceğinizi unutmayın.

Olağan olun. Kendiliğinden olun. Tavırlarınızı hesaplamayın. Olmayı yönetmeye kalkmayın.

Cimriliğinizi ve bunun ardındaki korkuyu fark edin. Cömertlik ve cesaret geliştirin.

Eleştirmeyin. Eyleme geçin.

Yakınmayın. Ya kabul edin ya da eyleme geçin.

Suçlamayın. Affedin ve eyleme geçin.

Durmayın. Eyleme geçin.

Not: Biliyorum ki bazıları buna uzun bir yazı diyecek."

Cem Şen

Foto buradan
DEVAMINI OKU

5 Mart 2016

Bambina 13 Aylık

Sarı şeker Bambina günden güne gelişmeye devam ediyor.

Son ay içinde gözlemlediğim en temel durum, Bambinanın tüm komutlara uyması, evde her türlü işi yapmaya çalışması kısaca günlük hayata tam anlamıyla katılma çabası oldu. Bu durumun giderek artacağını biliyorum.
Sofraya oturunca kucağıma çıkıp masadaki herşeyin ne işe yaradığını teker teker öğrenmeye çalışıyor, eline alıp denemek, tatmak istiyor.
Banyoya gidince tarak çekmecesini açıp tarakları çıkarıyor, saçlarını tarayıp geri yerine koyuyor tarağı. Diş fırçası ile dişlerini fırçalıyor. Makyaj malzemelerime de sulanıyor sonra :)

Abisine hayranlığı devam etmekle birlikte, abisinin fiziksel müdahalelerine avazı çıktığı kadar bağırıp ağlayarak karşı koymaya çalışıyor. Tepkisin bu şekilde gösterebileceğini keşfettiğinden beri hiç çekinmeden kullanıyor. Bazen de abiyi zor durumda bırakıyor, ortada birşey yokken ya da canı acımamışken bağırınca. Klasik kardeş muhabbeti işte :)

Söylenen herşeyi anlıyor. "Dışarı çıkıyoruz" deyince kendi ayakkabılarını ve şapkasını getiriyor, bir de bizim ayakkabıları :)
"Haydi uyku zamanı" deyince uykusu yoksa ellerini sağa sola sallıyor hayır anlamında :)
"Yemek yemek ister misin?" deyince karnı aç ise mutfağa doğru koşmaya başlıyor :)

Herşeyin tadına bakmak istiyor, çok hevesli.

Anneannesinin anlattığına göre salıncağı çok seviyor, uzuuuuun süre sallanıyor, bazen uyuyakalıyor sallanırken :))

Uykuları gündüz iki kere. Gece ise benimle birlikte uyuduğu için çok defa mızırdanıyor. Yani tam gözlerini açmıyor ama "Uyandım ve tekrar uyut beni" şeklinde mızırdanma durumunda. Emerek tekrar dalıyor.

Abisi kadar emmeye düşkün değil. Öğlenleri eve gidiyorum emzirmek için, bazen karnı toksa hiç istemiyor ya da iki fırt alıp bırakıyor. Onun yerine fiziksel temas istiyor, birlikte oyun oynamak istiyor. Onaylayıcı sözler bekliyor.

Babasını görünce hepimizi unutuyor, baba aşkı başka birşeymiş :) Akşamları babası uygunsa o uyutuyor Bambinayı. Birlikte takılıyorlar salonun kapısını kapatıp.

Toka taktırmıyor, saçları uzadı iyice, gözünün içine giriyor. Suyla ıslatıp geriye tarıyorum, o da fazla dayanmıyor. Zaten alnı dar, kaşlarının bittiği yerde saçları başlıyor neredeyse :)))

Süt ve yumurta alerjisi devam ediyor, dikkat ediyoruz yediklerine.

Neşeli, kendi kendine oyunlar kurup kendini oyalayabilen, algıları açık, etrafta ne olup bittiğinden haberdar bir çocuk Bambina :)

İyi ki varsın, seni çok seviyorum canım kızım!
DEVAMINI OKU

4 Mart 2016

Bambino 65 Aylık

Bambino son bir ay içinde okuldaki değişikliklere alışmaya çalıştı.
Her ne kadar bunu açıkça ifade etmese de, öğretmeninin okuldan ayrılması ve sınıfların birleşerek mevcudun artması nedeniyle gelişen durumlar Bambinoyu hafiften sarstı.
Geçen dönem görmediğimiz okula gitmeme talepleri gündeme gelmeye başladı.
Gerçi hastalık nedeniyle biz de göndermek istemedik çoğu zaman ama gitme zamanı geldiğinde de çok istekli davranmadı.
Sabah ve akşam yapılan sınıf "çember"inde çok kişi oldukları için yeterince söz hakkının olmadığından ve diğerlerini dinlemekte zorlandığından bahsetti, laf aralarında.
Hala kendisi için yapılan özel yemekleri tam anlamıyla yemiyor, bunu da laf arasında anlayabildim.
Ama bu konuda somut bir adım attı: Yemeği yapan teyzesi ve okul müdürü ile birlikte bir toplantı yaptı kendisi :) Kendisi için yapılan yiyeceklerin çok tatlı olması nedeniyle yiyemediğini söylemiş :) Aferin çocuğuma, kendi işini kendisi hallediyor, maşallah :))

Bu arada öz eleştiri yapayım: Hala yeni öğretmeni ile bireysel görüşmeye gidemedim, bir niyetlendim, iki çocuk birden hasta oldu, kaldı; sonra da işlerden fırsat bulup gidemedim. Kendimi kınıyorum, aha da buraya yazdım!

Öğretmeninin ayrılışı Bambinoyu bir konuda çok etkiledi: Yeni yeni satranç öğrenmeye başlamıştı, öğretmeni öğretiyordu. Şimdi o gidince devam edemedi, eve de yeni almıştık satranç takımını, şimdi Bambina oynuyor :)) Bu konuda birşeyler yapsak iyi olacak gibi (Özeleştiri II).

Evde kardeşine çok fazla fiziksel olarak temas ediyor Bambino. Dokunmatik bir çocuk, bu konuda yapacak birşey yok ama kardeşini tutup kaldırıyor ve evde dolaştırıyor ya da ayaklarıyla çelme takıyor, yani biraz tehlikeli işlere girişiyor! Bu şekilde negatif dikkat çektiğini fark etmesi de bu konuda ısrarcı olmasına neden oluyor; en kötü ilgi bile ilgisizlikten iyidir! Ki ilgisiz falan değiliz kendisine ama bilirsiniz işte, kıskançlık her daim olabiliyor kardeşler arasında. Odasının kapısını kapatıp oynuyor içeride, kardeşinin içeri girmesini istemiyor. Kardeşi de bağırıp çağırıyor tabi :) Ev cümbüş :))

En çok lego seviyor Bambino, kendi deyimiyle "Bir Lego Hastası" :) Hafta başında kutu oyunları hariç diğer tüm oyuncaklarını kardeşine devretti, kendi isteği ile. Kutu oyunları ile legolar ona yetiyormuş! Bir dolap dolusu oyuncağı odasından çıkartıp salona getirdik (Bizim evde salon sadece misafir ağırlama odası değildir, hemen her türlü hizmete açıktır kendisi :P ) Oyuncakları getirince dolabı da getirdik mecburen :)) Salondaki küçük oyuncak dolabını da Bambinonun odasına koyduk. Buna karşılık kendisine yeni legolar alacağımıza dair bir izlenim oluştu yalnız Bambinoda, bu aralar hangisi olsa diye sesli sesli düşünüyor yanımızda :))))

Geçen akşam bilimle ilgili bir kitap okudum Bambinoya. Quark maddeden tutun kara deliğe, big bang'den elektron dağılımına kadar epey şey vardı kitapta. Big Bang'den önce sadece boşluğun var oluşu ve boşluğun sesini anlamak için gözlerinizi ve kulaklarınızı kapatıp birkaç saniye durmanızın yeterli oluşu çok ilgisini çekti. Çekti çekmesine ama çok korktu sonrasında. Bana epey soru sordu: "Boşluk varken Allah nerdeydi?", "Yine boşluk olacak mı?" gibi gibi sorular. Uykulu halimle neler dedim tam hatırlayamıyorum ama Bambino öyle bir korktu ki iki saat daha uyuyamadı! Bir yandan bilmek isteyen diğer taraftan da öğrendiği şeyleri duygusal olarak kaldıramayan bir çocuk  Bambino. Hatırlıyorum da 7-8 yaşlarımda televizyonda bir arkeolojik kazı belgeseli izlemiştim: Toprağın altından çıkan iskeletleri gösterip orada yaşayanlarla ilgili çıkarımlar yapılıyordu. Bir gün gelip de kendimin de o şekilde olacağını anlamamla başımın dönmesi ve midemde ne varsa çıkarmam arasında birkaç saniye geçmiştir ancak. Öğrendiğim bana fazla gelmişti, duygusal olarak kaldıramamıştım! Bambinoya olan da böyle birşeydi işte. Benim yanımda beni anlayacak biri yoktu; daha doğrusu yanımda annem vardı ama anneme bu şekilde durumu açıklayınca beni anlayacağından emin olamadığım için hiçbir şey anlatmamıştım. Doğal olarak da ulu orta çıkarttığım için azar işitmiştim :( Benden farklı olarak Bambino ile daha açık bir iletişim içinde olduğumuzu söyleyebilirim. Bambino korkularını ve endişelerini bir nebze olsun benimle paylaştı; bu durum onun korkularını azaltmadı belki ama içine de atmamış oldu.
DEVAMINI OKU

SOSYAL AĞLAR


İZLEYENLER

Blog Arşivi

HER GÜN MUTLAKA

NE ARADINIZ, YARDIMCI OLALIM?

Kişisel Blog

Copyright © Benden ve Bizden | Powered by Blogger
Design by Lizard Themes | Blogger Theme by Lasantha - PremiumBloggerTemplates.com