10 Ağustos 2017

Bambina 30 Aylık - 2,5 Yaşında

Canım Bambinam 2,5 yaşına bastı bile :)

"Donduyna" (Dondurma) ve "Yegolend" (Legoland) kendisinin en çok kullandığı iki kelime :)

Annesinden çok anneannesini ve babasını görüyor minnoşko ama bu da geçici.

Abisi ile araları çok iyi, yani bazen saç saça bazen kucak kucağa, herşey normal yani :))

Papates (patates), makarna, ekmek en çok istediği yemekler.

Okula gitmeye can atıyor, abisi önünde her konuda örnek. O ne yaparsa aynısından yapmaya çabalıyor. "Men de, men deeeee" diyor devamlı, abisi birşey söylediğinde.

Mümkünse herşeyi pembe olsun istiyor :)

Utanması, göz kırpıp flört edişi görülmeye değer. Babasıyla aşk yaşıyor her kız çocuğunda olduğu gibi.

Cesur kızımız parklarda en tepelere tırmanıyor, korkusuzca atlamalar sergiliyor, babasının yüreğini ağzına getiriyor bol bol :)

Şu anda annesi Bambina için bakıcı arıyor. Bir yandan da Bambino için okul bakınıyor.

Yeni bir düzen yavaş yavaş kuruluyor.

Bakalım bu aileyi daha neler bekliyor...
DEVAMINI OKU

5 Temmuz 2017

Bambina 29 Aylık

Gecikmiş bir ay dönümü yazısı oldu bu defa.
Ama çok geçerli sebeplerim var :)

İstanbul'a tayinim çıktı, 2 haftadır İstanbul'dayım.
Çocuklar ve kojo Ankara'da.
Geldim, ev tuttum, şimdi yerleşmeye çalışıyorum.
Çocuklara okul ve kreş ve bir bakıcı bulunca onlar da gelecekler.
Biraz zamanı var.
O zamana kadar ancak haftasonları görüşebiliyoruz.

İkisi de beni soruyorlar ve sık sık beni özlediklerini söylüyorlar.
Duygusal olarak zor bir süreç.
Ama böyle yaşanacakmış demek ki.
Geçici ayrılıklar olsun da, bu da geçer nasılsa.

Bambina kendisine dondurma veren her kadına anne ve her adama da baba diyebilir, en son o kıvamdaydı :)))
Sabahtan akşama kadar sadece dondurma yiyerek yaşama potansiyeli var :)

Cümleleri daha uzun ve anlaşılır olmaya başladı.
En son bıraktığımda şunları söylüyordu:

- Al bakaaaaam: Al bakalım

- Ebet: Evet

- Papates: Patates

- Olmassss: Olmaz

- Anne dit ı-ııh: Anne gitme

Bezini çıkartmadı daha.

Sosyallik aynen devam :)

Minnoşko büyüyor annesinden uzakta. Olsun, keyfi yerinde olsun da. Bu da geçer.

DEVAMINI OKU

8 Haziran 2017

Yazıp Yayımlamadığım Bir Yazı Buldum: "+1 Daha mı?"

Aşağıdaki yazıyı Bambina henüz 2 yaşını biraz geçmişken ve ben ikinci çocuğu yapmak isterken kaleme almışım. Düşükle sonuçlanan kısa bir hamileliğin ilk zamanlarındaki sorgulamalarımı taslak yazılar arasında bulunca silmeye gönlüm razı gelmedi. Bu da böyle bir hikayeymiş, gelmiş ve geçmiş. Annelik duygusu insana neler düşündürürmüş, önce kendin mi, önce çocuğun mu?

Şu anda böyle şeyler oldukça uzak benden. Şimdiden geçmişteki o ana baktığımda kafasında bin endişe taşıyan, tutku derecesinde istekleri olan, odaklanmış ama hala emin olamayan bir ben görüyorum. Şimdi de böyleyim belki, başka türlü arzularım ve başka türlü endişelerim var muhtemelen. Böyle bir zihinle yaşamak zor aslında. Dilerim bu zihin hali yerini halinden memnun, sakin, dingin ve soğukkanlı bir hale bırakır yavaş yavaş.🙏

  * * * * * * * * * * * * * * * * * * * *

29 Ocak 2013 Salı:
Aşkımızın meyvesi için çalışma günü :PP

20 Şubat 2013 itibariyle:
5. haftanın içindeyiz teorik olarak.
İlk haftalarda hamile olduğumu hemen anladım. Nasıl mı? Hafif bulantılar (eyleme dönüşmediler hiç), sık acıkma, sık idrara çıkma belirtileri başladı. İçimde birşeyler değişiyordu, hissediyordum.
Yine de temkinliydim, hala da temkinliyim.
Bugün itibariyle henüz test yapmadım. Günüm geçti. 3-4 günlük bir gecikme henüz.
Eğer hamileysem muhtemel doğum tarihi 21 Ekim 2013.
Hayırlısı.
Herşeyin hayırlısı.

Tuhaf bir şekilde Bambinoyu düşünüyorum devamlı. Onu nasıl korurum çevreden, çevreden gelecek telkinlerden diye kumrular gibi düşünüyorum.
"Artık abi olacaksın"
"Büyüdün sen"
"Kardeşin olacak"
"Abiler şunu yapar"
"Abiler bunu yapmaz"
"Abiler tuvalete ç.i.ş. yaparlar"

gibi yüklemelerle çocuğa gereksiz bir yük yükleyecekler, baskı oluşturacaklar üzerinde. En yakınlarımız bile böyle davranacak, biliyorum.

Elimden geldiğince korumak istiyorum Bambinoyu bu telkinlerden, baskılardan. Sanırım hamileliğimi olabildiğince saklayacağım. Elimden geldiği kadar bu güzel haberi yakınlarımın sitemlerine maruz kalacak da olsam paylaşmayacağım. Çocuğumu korumak herşeyden önemli benim için.

Diğer taraftan, gece en az 3-4 kere uyanıp m.e.me isteyen bir Bambino ve bir bebek nasıl idare edilir, onu düşünüyorum. Bir anne ikisine birden yetebilir mi? Bambino süt içince kardeşinin rızkını mı içmiş olur? Anne yorgun ve bitap düşer mi? Anne yeterince beslenebilecek mi? Uykuya m.e.me ile dalan bir Bambino ile bir bebek aynı anda uyutulabilir mi?

Tekrar evde Bambino ile olmak nasıl olacak, onu da çok merak ediyorum. Tekrar Bambino ile günler geçirmek çok keyifli olacak, buna inanıyorum. Ancak fiziksel gücüm ikisine birden uzun süre bakmama yeter mi? Tek çocukluyken bile anne desteği olmadan yapamamıştım, ne değişti? Bende ne değişti? Koşullarda neler değişti?

Ayrıca çocuklarımın başında ne kadar süre durabilirim? Bambinonun kreş zamanı geldi mi, gelir mi yakın zamanda? Hangi kreşe gidecek? Nasıl bir düzen olacak? Bambino kendini dışlanmış hissedecek mi? Yaşayacağı travmayı (evet, bir kardeşin eve gelişi tamamen bir travmadır ve her büyük çocuk bunu yaşar) en az hasarla nasıl atlatabilir? Ben ona nasıl yardım edebilirim?

Yeni bir bebeğin heyecanını yaşamadan bu sorularla kafamı doldurdum. Hoş, yeni bir bebek var mı yok mu, henüz net değil. Kendi kendime senaryolar içinde takılıyorum işte :)

Hayırlısı. Herşeyin Hayırlısı.
DEVAMINI OKU

5 Haziran 2017

Bambina 28 Aylık


Al bakaaam: Al bakalım

Ebet: Evet

Papates: Patates

Olmassss: Olmaz!

Anne nerdes-in?: Anne nerdesin?

Men uygu gac-tiiii: Benim uykum kaçtı

Men aç diil-iiim: Ben aç değilim

Men dondo iste-diii: Ben dondurma istiyorum

Men pembe basta iste-diii: Ben pembe pasta istiyorum

Men mayo giy, göz tak, bo giy, havuj git: Ben mayo giyeceğim, gözlük takacağım, bone giyeceğim ve havuza gideceğim

Anne mugün işe git ı-ıııh: Anne bugün işe gitmesin

Men dış çık: Ben dışarı çıkacağım

Men Hava ev git-ceeeem: Ben Havva'nın evine (anneannesi) gideceğim

Men çok aç-ım: Ben çok açım

Yarım yarım ama tatlı tatlı konuşuyor Bambina :) Hemen her dediğini bir şekilde anlayabiliyoruz neyseki, yoksa yanarız :))

Dediğim dedik, çaldığım düdük şeklinde dolaşıyor ortalıkta. Anneanne ve dedesini parmağında oynatıyor minnoş. Dede gelince hiç gitmesin istiyor. Dede ile anneanne evden nasıl ayrılacaklarını bilemiyorlar. Biz de araya giremiyoruz, üçü bir şekilde analşıyorlar her seferinde :) Analaşamdıklarında ise artık kabullenip salonda oturmaya devam ediyor büyükler :) Ben kendi çocukluğumu hatırlıyorum da, resmen Bambina yönetiyor annemle babamı :)) (İntikam bir nevi :P )

Tatlıya olan damak tadı eğilimi nedeniyle Bambina devamlı pasta, dondurma ve boza yemek istiyor. Geçen haftasonu babaları ile gittikleri Eskişehir gezisinden 2 kiloluk kavanozda boza ile döndüler ve o bozanın yarısı 3 gün içinde Bambina tarafından hüpletildi bile :)) Kahvaltıda başlıyor, bütün gün yemek istiyor yaramaz :)

Süt alerjisi devam ediyor.

Geceleri iki kere uyanıyor, her seferinden yatağından kalkıp yanıma geliyor, birlikte yatağına gidiyoruz ve ben onu sallıyorum ve Bambina tekrar uykuya dalıyor. Eğer ikinci uyanışı sabah 6 ve sonrasına denk gelirse bazen uyumayabiliyor. 

Kız çocuğu farkını sevgisini göstermede ve naz yapmada belli ediyor. Durup dururken gelip "mmmm" sesleri eşliğinde kafasını kucağımıza bırakabiliyor ya da sarılıp öpüveriyor aniden :) Babasına yaptığı cilveleri izlemek ise ayrı bir keyif.

Öyle böyle geçiyor günler, haftalar, aylar...

DEVAMINI OKU

5 Mayıs 2017

Bambina 27 Aylık

Zaman bir geçiyor gibi, bir geçmiyor gibi.
Ben de şaşırdım artık, hangi aydayız, hangi günde ve yıldayız.

 Bambinonun 27 Aylık yazısını hatırlamak isterseniz buradan alayım sizi.

Bambina konuşmayı epey ilerletti ama kelimelerin sadece ilk 3-4 sesi çıkıyor, o nedenle fazla birşey anlamak mümkün değil. Ama kendisine sorsanız epey uzun cümleler kuruyor.

Anne işe dit-diiii
E-ay okul
Baba işe dit-tiiii

Men aç di-iliiim
Men uyku kaç-dıııııı

Men evde kal (evde kalmak istediğinde)

Anne işe dit ı-ııh (Anne işe gitme)

Men aç (Çok acıktım)

Anne iş bit-tiii (suyla oynaması bitince beni çağırıyor)

Son heceler böyle uzuyor ve genelde yüksek sesle söylüyor, bağırıyor adeta.

Bir de anne-cim, baba-cım, havva-cım (anneanneye böyle sesleniyor) diye insanı eriten seslenişleri var Bambinanın :))

Kendi kendine şarkı mırıldanıyor, sanırım bir tek "A B C D" ile başlayan alfabe şarkısını tanımlayabiliyorum, diğerlerini anlamıyorum.

Ben şarkı söyleyince ya da tekerleme mırıldanınca ilgi ile dinliyor, bazen dans ediyor.

Kafasını yana eğip gözlerini kapatınca yok olduğunu zannediyor, bu onun utandığının göstergesi :))

Hareket etmeyi, tırmanmayı, zıplamayı, top oynamayı, suyla oynamayı, hamur yapmayı çok seviyor.

Damak tadı tatlıya yatkın: Pasta, kek, meyve suyu, tatlı olsun da herşeyi yiyebiliyor. Pestil yiyor son zamanlarda, sabah akşam birer porsiyon :))

Süt alerjisi devam ediyor. Yumurta alerjisi geçti diyebilirim. Sabahları bir yumurta veriyorum genelde. Et pek sevmediği için protein açısından yumurta önemli.

Gezmeyi seviyor ama bazı günler evden çıkmak istemiyor.

Pembe rengi çok seviyor.

Bu ara bezini değiştirtmek istemiyor. Çıplak kalınca hemen göbek deliğini kontrol ediyor :) Sonra da poposunu :))

İstediğini bir şekilde yaptırıyor. Özellikle babaya nazı çok geçiyor. Benden pek yüz bulamazsa uzun süre böğüre böğüre ağlıyor.

Abiyle arası gün geçtikçe samimileşiyor. Durup durup birbirlerine sarılıyorlar :)

Babasıyla araba yolculuğu yapabiliyor uzun süre. Ben araba kullanırken o kadar durmuyor :)

Dışarı çıkınca tok bile olsa illaki dışarıda yemek yemek istiyor. Abisi de böyleydi. Babalarına çekmişler bu konuda :)))

Öyle böyle büyüyor bakalım minnoşko, tatlışko, minik kuş :))

DEVAMINI OKU

5 Nisan 2017

Bambina 26 Aylık


 Bambinonun 26. ay yazısı burada.

Evde herşeye ama her şeye "olmaj" diyen bir toddler var :))

İnatçı mı inatçı, dediği dedik çaldığı düdük!

Yapmaması gereken şeyleri gözümüzün içine baka baka yapan bir 2 yaş sendromlu insan yavrusu o :)

Olumsuzluk eki olarak "ı-ıh" diyerek her türlü derdini anlatan minnoş o:

- Anne dit ı-ıh (Anne gitme)

- Men pak dit (Ben parka gideceğim)

- Anne gööş bay (Anne görüşürüz bay bay)

- Teş (Teşekkürler)

- Baba bıl aç (Baba video [Peppa Pig] aç)

- Men aç diil (Ben aç değilim)

- Anne bak maav (Anne bak kedi)

- Baba diil anne del (Baba değil anne geldi)

- Men hak (Benim hakkım) (Video izleme sırasını abisi ile uzlaşarak ayarlıyorlar)

- Kom diil (Komik değil)

- O men (O benim)

- Çiş dok (çiş yok)

- Gugu kokunç (Guguk kuşu korkunç)

- Men pembe dit (Ben pasta yemeye gitmek istiyorum - pastaya pembe diyor, evet)

Sözcüklerin ilk üç harfi ile istediğini anlatabiliyor minnoş :)

Kapıda bizi görünce dans ediyor etrafımızda, bacaklarımıza dolanıyor ve sımsıkı sarılıyor.

İstemediği bir şeyi asla yapmıyor, çok keyifçi :)

Dengesi çok sağlam, üstelik çok da cesur.

Atlamayı, zıplamayı, dans etmeyi, düşmeyi, tırmanmayı çok seviyor.

Çok ama çok hareketli, hiç boş durmuyor.

Suyu çok seviyor, hemen her gün en az yarım saat su ile oynuyor.

Tuvalet eğitimi henüz yok. Bizi görünce bazen heveslenip klozete oturuyor ve kalkıyor. Bebekler için olan tuvaleti dikkate almıyor.

Peppa Pig çizgi filmi sağolsun, domuz taklidi yapınca şirinlik yaptığını düşünüyor :)

Gece uykuları parçalı, uyanınca ya pusette ya da park yatakta sallanarak uyumak istiyor. Uykumuzu böldüğü gibi bir de sallanma talebi karı koca bizi uykusuz bırakıyor. Hele bazen acıktım diyerek bizden yağda yumurta falan istiyor ki, evlere şenlik. Ertesi gün işyerinde çıkıyor bizden acısı :/

Abisini çok seviyor, o ne yaparsa aynısını yapmak istiyor. Abinin odası onun için hazine sandığı gibi birşey :)

Abi ile iyi geçiniyorlar ama 2 yaş sendromunun getirisi olarak herşeyi sahiplenme, paylaşmama, inatlaşma gibi huyları ortamı gerebiliyor. Abisi küsüyor ona ya da hızını alamayıp bir şekilde el kol tekme Allah ne verdiyse girişebiliyor. Tehlikeli ikili vesselam :))

Çok anaç; abisi ya da babası aç ise onlara yemek veriyor, sofraya davet ediyor, ister misin diye soruyor.

Şen şakrak, pozitif enerji yüklü bir tontiş Bambina :)

Boyu uzayınca zayıf görünüyor ama bence endamı gayet yerinde.

Müzik kulağı var, melodileri eksiksiz mırıldanabiliyor.

Spor konusunda da yetenekli gibi. Anne ve babası bu konuda birşey yapar mı meçhul gerçi :P

Alerjileri devam ediyor.

Sonuç olarak tadından yenmiyor Bambina :)

DEVAMINI OKU

23 Şubat 2017

Bir Asırlık Ömür Bitti - Ayşe Kadın Gitti

Dün gece anneannemi kaybettik.
22 şubat 2017.
3 haftadır yoğun bakımdaydı.
Son bir senedir de çamaşır asarken kalçasını kırdığı için yataktaydı genel olarak. Hareketleri çok kısıtlanmıştı.
Ama bilinci cam gibiydi, her daim.
8'i öz, 2'si üvey, 10 çocuğu vardı. 4 kız, 6 oğlan.
Ve onlardan bir sürü torun.
Hatta torununun çocuklarını gördü.

Herkes gibi onun da inişli-çıkışlı, sevinçli-hüzünlü, macera dolu bir yaşamı oldu.
Ailesi tarafından, özellikle babası tarafından çok sevilirmiş, el üstünde tutulurmuş anneannem.
Dedem eve ikinci karısını getirince anneannemden çok anneannemin babası üzülmüş bu duruma ve 6 ay içinde üzüntüden vefat etmiş.
Kuması ile aynı evde yıllarca yaşamış anneannem.
Tüm evlatlarına kol kanat germiş, evden de misafir hiç eksik olmamış.
Çok uzaktaki akrabaları bile uzun yıllar misafir etmiş, çocuklarını büyütmüş.

1991 yılında hacı oldu anneannem.
Onu çok mutlu gördüğümü hatırlıyorum.
Gerçi o hep öyle güleryüzlüydü, içindekini dışına çok vurmazdı.
Ama hacca giderkenki coşkusu ve neşesi bir başkaydı.

"Nur yüzlü" derdik anneanneme.
Gerçekten de yüzü nurlu gibiydi, ışıl ışıldı.
Tertemizdi, canım benim.

Annem bel fıtığı nedeniyle birkaç hafta hastanede yatmak zorunda kalınca, ben 9 yaşında ve kardeşim 5 yaşındayken, anneanneme götürdü babam bizi.
Anneannem baktı bana.
Oradaki okula gittim.
Sonra bir gün zona çıkarttım.
Anneannem ne yapacağını şaşırmıştı.
Sıcak taşlar mı koymadı karnıma, merhemlerle sırtımı mı ovmadı.
Canım benim.

Yazın konu komşu hep birlikte reçeller, bazmalalar, erişteler yaparlardı, o çocukken bana kocaman gelen bahçede.
Tandırlıkta pişer, bize de düşerdi.
Biz de oturur, hamur açardık.
Bizimkini de pişirirlerdi.
Galiba en güzel çocukluk anılarım anneanne evine ve o bahçeye ait.
Hey gidi hey..

Dedemin ikinci karısı 1987 yılında vefat etti, yanlış hatırlamıyorsam.
Dedem 1999'da akciğer kanseri nedeniyle vefat etti.
Dedemin hiç evlenmemiş ve sağır kızkardeşi Şöhret Halam 2014'te gitti. Burada yazmıştım.
Anneannem ilçedeki belki de en yaşlı kişiydi.
Herkesi gönderdi, şimdi gitme vakti ona geldi.
Evinde olmak istedi, küçük teyzemin evinde kışları kalıyordu, mecburiyetten.
Bahar geldi mi kendi evine gidiyordu ve orada çok mutluydu.
Nohut oda bakla sofa bir evdi ama zamanın belki de en geniş evlerinden biriydi.
Dile kolay, 4 odada her gün en az 15 kişi yatıyordu.
Gönül isterdi ki son nefesini evinde verebilmiş olsun.
Ama yapacak birşey yok, koşullar böyleymiş.

Beni çok severdi anneannem.
"Baani" diye kendine has bir üslupla çağırırdi beni.
Bana el vermiş olduğunu düşünüyorum ve hissediyorum.
Şamanik bir yanı vardı, ki bence onun nesilinde herkeste vardı o bağ.
Okuma yazması yoktu ama bir sürü dua bilirdi.
Ne hikayeler vardı onda!

Şimdi son görevimizi yapmaya gidiyoruz anneannem için.
Işıklar, nurlar içinde ol anneannem.
Benim anneannem olduğun için ve senin torunun olduğum için çok ama çok teşekkürler.
Minnettarım sana.
Seni çok ama çok seviyorum anneannem.
Rahat ol, huzur içinde ol.
Zaman, mekan ve beden kısıtından kurtuldun.
Yolun açık olsun...

SS


DEVAMINI OKU

5 Şubat 2017

Bambina 24 Aylık - 2 Yaşında :)


Bambina 2 yaşına girdi efenim :)

İyi yanı, büyüyor oluşu.
Herşeyi kendi yapmak istemesi pek güzel; kendi kendine giyinmesi, yemek yemesi, banyo yapması.

Kötü yanı, 2 yaş sendromunun başlaması.
İstediği şey anında olmalı, çok sabırsız.
İnatlaşma diz boyu.
İstediğini elde edemez ise nasıl kızıyor, kendini kasıyor, kızarıp morarıyor yüzü.
İçinden bir ejderha çıkıyor sanki.

Ah bir de uyku olayı var ki, tüketiyor beni son zamanlarda.
Gece boyu sallanarak uyumak istiyor.
Pusette ya da yatağında uyuyor ve uyandığı an ağlamaya başlıyor, sallanınca yavaş yavaş dalıyor tekrar.
Bir de geceyarısı civarı acıkmış olarak uyanıyor, mutfağa gidip yemek hazırlatıyor kendine.
Yemeği yedikten sonra tekrar uyumaya gidiyor.
Sabah erken saatte yine acıktığı için uyanıyor. Bizim de uyanma vaktimize yakın bir vakit olduğu için birlikte yemeğe gidiyoruz ve kahvaltı yapıyoruz.

Ama sallanarak uyuma kısmı beni çok yormaya başladı.
Bu hafta kendimden hiçbir konuda verim alamadım desem yeridir.
İşyerinde konsantrasyonum çok düştü, keza evde de öyle.
Düşünsenize, gece boyu rastgele vakitlerde sizi biri uyandırıyor ve sizden bir eylem yapmanızı istiyor. Belki 40 dk arayla, belki 25 dk arayla, belki de 1,5 saat arayla kalkıp o eylemi yapıyorsunuz ve bir sonraki uyanışa kadar tekrar yatağa dönüyorsunuz. Ne kadar uyuyacağınız meçhul. Tamamen rastgele uynadırılış vakitleriniz. Ve tabi ki sizin uyku döngünüz ile paralel değil.
Kaç gün dayanır ki insan bu duruma?

Birşeyleri tez elden değiştirmek gerekiyor gibi.
Görünen o.
Ya puset ve sallanan yatağı ortadan kaldırıp sabit bir yatakta uyuma düzeni getireceğiz ya da otomatik sallanan yataklardan alıp sabaha kadar kızı sallatacağız. 2 yaşında bir çocuk için otomatik sallanan yatak çok fazla yok gibi sanki. Bilen varsa beri gelsin.

Onun dışında Bambina 2 yaş sendromu ile birlikte yabani tarafını sergilemeye başladı. Herkese mavi boncuk dağıtan, her girdiği ortamda sosyalleşmesini bilen ve bundan keyif alan kız gitti; onun yerine yabancı gördüğü herkese surat asan, kendisine dokunmaya kalkan herkese bağırığ çağıran, ağlak, anneci, kucakçı bir kız geldi.
Tabi bu da başta bel ağrısı olmak üzere bana geri döndü çeşitli yollarla :(

Abisi ile araları genelde çok iyi, birlikte oyunlar oynuyorlar, yemek yiyorlar. Arkadaş kıvamına geliyorlar büyük bir hızla. Abisi ona "Kızım" diye sesleniyor :) Bambina da ona adıyla hitap ediyor :) Pek tatlılar, onları izlemek kojoyla bana büyük keyif veriyor.

Zaman öyle ya da böyle geçiyor, 2 yıl önce bugün aramıza katılan minicik bebeğimiz kocaman bir bebek oldu, çocukluğa geçiş yolunda hızla ilerliyor.

İyi ki doğdun güzel kızım; kıvırcık saçlı, beyaz tenli kumral kızım. Sen her ne kadar kış bebeği olsan da ruhunda ilkbahar enerjisi taşıyorsun. Rengarenksin, canlısın, cıvıl cıvılsın. Sanatla ilgileneceğini düşünüyorum gidişata bakınca. Bahtın, şansın, yolun açık olsun Bambina! Biz istediğin her an yanındayız, arkandayız, seninleyiz güzel kız! Mutlu yıllar :)
DEVAMINI OKU

10 Ocak 2017

Gerçek Bir Hikaye


Soğuk bir Ocak sabahı, bir adam Washington DC’de bir metro istasyonunda, kemanla 45 dakika boyunca 6 Bach eseri çalar. Bu süre içinde, çoğu işe yetişme telaşındaki yaklaşık bin kişi kemancının önünden geçip, gider…

Kemancı çalmaya başladıktan ancak 3 dakika kadar sonra, ilk kez orta yaşlı bir adam kemancıyı fark edip, yavaşlar ve birkaç saniye sonra da gitmek zorunda olduğu yere yetişmek üzere yine hızla yoluna devam eder.

Kemancı ilk 1 dolar bahşişini bundan bir dakika kadar sonra alır. Bir kadın yürümesine ara vermeksizin parayı kemancının önüne koyduğu kaba atarak, hızla geçer, gider.

Birkaç dakika sonra, bir başka adam duraklayıp, eğilerek dinlemeye başlar ancak saatine göz attığında işe geç kalmamak için acele ettiğini belirten ifadelerle hızla yoluna devam eder.

En fazla dikkatle duran ise 3 yaşlarında bir oğlan çocuğu olur. Annesinin çekiştirmelerine rağmen, çocuk önünde durur ve dikkatle kemancıya bakar. En sonunda annesi daha hızlı, çekiştirerek çocuğu yürümeye zorlar. Oğlan arkasına dönüp dönüp kemancıya bakarak, çaresizce annesinin peşinden gider. Buna benzer şekilde birkaç çocuk daha olur ve hepsi de anne, babaları tarafından yürümeye devam için zorlanarak, uzaklaştırılırlar.

Çaldığı 45 dakika boyunca kemancının önünde sadece 6 kişi, çok kısa bir süre durur. 20 kişi duraklamadan, yürümeye devam ederek, para verir. Kemancı çaldığı süre içinde 32 dolar toplar. Çalmayı bitirdiğinde ise sessizlik hakim olur ve kimse onun durduğunu fark etmez, alkışlamaz.

Hiç kimse onun dünyanın en iyi kemancısı Joshua Bell olduğunu ve elindeki 3,5 milyon dolarlık kemanla, yazılmış en karmaşık eserleri çaldığını anlamaz. Oysa Joshua Bell’in metrodaki bu mini konserinden iki gün önce Boston’da verdiği konser biletleri ortalama 100 dolara satılmıştı…

Bu gerçek bir hikayedir ve Joshua Bell’in öylesine bir kılıkla metroda keman çalması, Washington Post gazetesi tarafından algılama, keyif alma ve öncelikler üzerine yapılan bir sosyal deney gereği kurgulanmıştır.

Sorgulanan şeyler şunlardı: Sıradan bir yerde, uygunsuz bir saatte güzelliği algılayabiliyor muyuz? Durup ondan keyif alıyor muyuz? Beklenmedik bir ortamda, bir yeteneği tanıyabiliyor muyuz?

Bu deneyden çıkarılacak kıssadan hisse ise; dünyanın en iyi müzisyeni, dünyadaki en iyi müziği çalarken, önünde durup, dinleyecek bir dakikamız dahi yoksa, başka neleri kaçırıyoruz acaba?
Alıntı

Kaynak: https://anetteinselberg.com/2017/01/08/bu-gercek-bir-hikayedir/
Foto: http://blogs.wdav.org/2014/09/joshua-bell-the-subway-part-ii-an-experiment-of-beauty-and-context/
DEVAMINI OKU

5 Ocak 2017

Bambina 23 Aylık


Bambina 23 aylık oldu bile!

Abisine çok düşkün. Çok da anaç; abisi olmadan ne yemek yiyor ne banyo yapıyor. İlla onu da düşünüyor ve soruyor. Korumacı minnoş.

M.e.meden kesildiğinden beri benimle uyuyamıyor. Benim uyutma çabalarım genelde başarısız sonuçlanıyor. Çözüm olarak kojoyla Bambinayı aynı yatakta yatırıyoruz :) Babası gelmeden uyumuyor. Kojo iş seyahatine gittiğinde ciddi anlamda uykusuz geceler geçiriyorum, çok parçalı uyuyor ve çok çabuk uyanıyor ben varken. Babası tatlı sert bir yaklaşımla hemen uykuya dalmasını sağlayabiliyor.

Geçen hafta önce ateş, sonra hırıltılı nefes alma olayı yaşadı Bambina. Bronşitten korktum ama neyseki o kadar ilerlememiş. Gece pusette uyuyup çok defa uyanınca üşütüyor, en temel sebebi bu.

Tatlıya düşkün Bambina. Damak zevki olarak tatlı yiyecekler onu mest ediyor. Kojoya göre ileride etli butlu bir kadın olacak Bambina :))) Kaşık kaşık pekmez yiyor. Bir de geçen hafta yılbaşında aldığımız pastayı hala unutamadı, her gün defalarca pasta soruyor.

Hala konuşmuyor, çok ufak ufak üç harfli kelimeler çıkmaya başladı ağzından:
-Aç
-Bak
-Aaç (Ağaç)
-Mama
-Bebe (Bebek)
-Bes (Beş) (Tek söylediği rakam bu)

Çok güzel hayvan taklidi yapıyor, ses kaydı almaya çalışıyorum bu konuda :) Taklitlerinin melodisi, sesinin alçalıp yükselmesi sanki Türk olmayan birinin Türkçe öğrenirkenki hali gibi :)

Saçları da uzamaya başladı ama toka taktırmıyor hanfendi :)

Sabah akşam "hşş" diye tabir ettiği videoları izlemek istiyor Bambina. Ben hiç ilgilenmiyorum, babası ile arasında bu olay :)

Banyo yapmayı, su ile oynamayı çok seviyor. Biz diş fırçalarken yeşil taburesini lavabonun önüne koyup o da dişlerini fırçalıyor :) Günde en az bir seans bulaşık ya da eşya yıkıyor mutfakta ya da banyoda. Deniz resmi görünce ya da konuşmada deniz sözü geçerse ellerini yumruk yapıp dirseklerini bükerek kollarını yukarı aşağı kaldırıp indiriyor; ki bu hareket "Ben de istiyorum, ben de ben de!" anlamına geliyor :)

Gönlü olmayınca kollarını kavuşturup tavır yapıyor. Gözlerini de kapatırsa ciddi bir şekilde küsmüş demek oluyor. Bacak kadar boyuyla resmen dize getiriyor bizi minnoşko :)

Yemek ve kıyafet konusunda kendi tercihleri var. Giyinirken çekmecelerini açıp kendi seçiyor giysilerini, acıkınca da buzdolabını açtırıp yemek istediği şeyleri gösteriyor.

Öyle böyle derken varlığını ortaya koyuyor Bambina :)
İyi ki!
DEVAMINI OKU

SOSYAL AĞLAR


İZLEYENLER

Blog Arşivi

HER GÜN MUTLAKA

NE ARADINIZ, YARDIMCI OLALIM?

Kişisel Blog

Copyright © Benden ve Bizden | Powered by Blogger
Design by Lizard Themes | Blogger Theme by Lasantha - PremiumBloggerTemplates.com